Önce İnsan Sonra Haber

Adayımız seçim tarihi belli olduktan sonra açıklanmalı..

Sayın Ekrem İmamoğlu'na açılmış olan davanın ne tür bir dava olarak anlaşılması lazım geldiğini söyledim. Hukukun çok zorlanması olarak görüyorum ben. Ekrem Bey'in politik istikbalini de etkilemez.

Gündem 10 Ocak 2023 Salı / 1 yıl önce

Ekleyen: Kozmiktürk

CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, "HDP'nin bu sırada kapatılmasını yanlış buluyorum. Bütünüyle siyasi bir karar olarak görünür bu. Seçim yaptırımı tarzında bir karar. Normal hukuki bir tavır olarak algılanmaz. Yanlış bir karardır. Kendileri bakımından hükümet bakımından doğru zannediyorlar ama Türkiye açısından doğru olmaz. 6'lı Masa'yı çok büyük şans olarak görüyorum. Türkiye adına şükranlarımı ifade etmek istiyorum. Hiçbir eksik, yanlışlık görmüyorum. Bu sıkıştırma, empoze ediş, 'hadi adayınızı gösterin' bunun hükümet empozesi olarak görüyorum. Biz normal olarak sayın Cumhurbaşkanımızı her işe karışıyor, her işe karar veriyor diye düşünüyoruz değil mi? İş dünyası kararları, ekonomi kararlarında da böyle. Bütün bu işler böyle iken sabahtan akşama 6'lı Masa'nın adayının belirlemesi lazım geldiğini söylüyorlar." dedi.

Kesici habertürk'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programına konuk oldu. Gündemdeki konuları değerlendiren Kesici şunları söyledi:

"Adayın açıklanmasını çok istiyorlar, hem empoze ediyorlar. 3 senedir bizim genel başkanımızın, Kılıçdaroğlu'nun aday olmasını istiyorlar, bir yandan da hırpalıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı en başından itibaren ölçtü, biçti, 6'lı Masa'nın adayının Kemal Bey olacağına kanaat getirdi. Bunu sayın genel başkanımızla da paylaştım. Şimdi sayın genel başkanımız biraz hırpalanmış olarak girdi. Öbür seçimlerin mahiyeti farklı, bu seçimlerin mahiyeti farklı. Normalde CHP'nin belli bir oyu var. Çok üstüne de çıkmıyor, diyelim ki 25'ler civarında. Kemal Bey'le de hep 25'ler civarında olmadı. CHP'nin aldığı oydan ziyade Türkiye'deki rolü. Şimdi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, 6'lı Masa'dan itibaren bunun mahiyeti değişti. Teker teker partilere bakıyoruz, Ali Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu, Akşener'in partisine teker teker bakmak başka, bir de 6 genel başkanın aynı anda ayağa kalkmaları farklı bir şeydir. Bu 6'dan çok fazla eder, çarpan etkisi vardır.

"SEÇİM TARİHİ İLAN EDİLİNCE ADAYI AÇIKLAMAK DOĞRU OLUR"

Şimdiye kadar Türkiye'de kolay yapılabilmiş bir şey. İlk defa oluyor. Bunu bir araya getirmek zorluktur. Buradaki parti genel başkanları hem kendi partilerinin genel başkanlarıdır, kendi partilerinin programlarını ilan ediyorlar, günü geldiğinde ortak bir insan için oy isteyecekler. 6'lı Masa'nın toplam oyunun 50 üstünde olması lazım, öyle görüyorum. Biz şimdi Cumhur İttifakı'nın adayını bilmiyoruz. Ona kim karar verecek? YSK. Bizim açımızdan en görünür isim Kemal Kılıçdaroğlu bey. Ama Kemal Bey'e sorduğunuz zaman nihai iradenin 6'lı Masa olduğunu söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili şöyle bir durum var. Acaba Tayyip Bey, bu anayasaya göre yeniden cumhurbaşkanı adayı olabilir mi, olamaz mı? Bu ciddi bir tartışmadır. Meclis Başkanı benim ahbabımdır. Anayasa hocasıdır, o bile 35 sayfalık makale yazmak mecburiyetinde hissetti kendini. Ki, Tayyip Bey aday olabilir diye. Bu kadar sahih ve sarih olsa, 35 sayfa makaleye lüzum olur mu? Sayın Cumhurbaşkanımızın adaylığının belirleneceği yer YSK, bizim adayımızın belirleneceği yer 6'lı Masa. Ben seçim tarihi ilan edildikten sonra adayımızın açıklanmasını doğru buluyorum.

"İMAMOĞLU KARARI HUKUKUN ZORLAMASI"

Dava bütünüyle siyasi davadır. En son Meclis'te CHP grubu adına kapanış konuşmasında bu bahsi aldım. Sayın Ekrem İmamoğlu'na açılmış olan davanın ne tür bir dava olarak anlaşılması lazım geldiğini söyledim. Hukukun çok zorlanması olarak görüyorum ben. Ekrem Bey'in kendisini savunmasın sadedinde söylediklerinin tamamı doğru. Daha ileri aşamaya gideceğini beklemiyorum. Siyasi yasak beklemiyorum. Bu hukukun çok zorlanmış bir hali. Bu münasebetle hakaret demek ne demektir? Eskiden hakaret bir başka ceza imiş, küfür vesaire gibi şeyler bir başka şey imiş. Hiçbirisine oturmuyor. Ekrem Bey'in politik istikbalini de etkilemez.

"TÜRKİYE TARIMDA KENDİ KENDİNE YETEN ÜLKELERDEN BİRİYDİ"

Bütçe netice itibariyle bir kanun. Onun içinde yapılacak olan değişiklikler belli bir usule ve prosedüre bağlıdır. Şimdi ortada öyle bir şey yok. Bu zaten 20 yıllık AK Parti iktidarının bu dünyadaki bunca iyi ekonomik iklimine rağmen, Türkiye'nin ekonomik imkanlarına rağmen başarılı olamamasının en önemli şeyi buna benzeyen işlerdir. Harcamaların, kalemlerin, gelirlerin arasında değişiklik yapmak icap edebilir. Yıl tamamlanmadan bütçe kanunu diye havada kalan bir r metin olmuş oldu. Normal mekanizma şöyledir, 5 yıllık planlama yaparız. AK Parti geldikten sonra 3 yıllık orta vadeli programı koydular, bu da olabilir. Buradan bir bütçe çıkarılır. Şimdi onların hiçbirisi kalmış değil. Bütçenin birkaç önemli kalemi var. Faiz kalemi var 566 milyar TL. Bu az mıdır, çok mudur ayrı bir şey. Bizim tarım sektörümüz var. Bütün dünyada önemli sektördür. Daha da önemli hale gelen bir sektör. En zengin gelişmiş ekonomilerde en çok destek verirler. AB'nin en başarılı bölümü ortak tarım politikasıdır, dünya kadar destek verirler. Hem tüketciyi koruyan, hem üreticiyi koruyan dengeli bir tarım politikası var. 1980'e kadar Türkiye tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydi. 80 askeri darbesinden sonra ve Turgut Bey döneminde biraz ihmal edildi. Geldi geldi, AK Parti 2006 yılında çok iyi bir şey yaptı.

"GENÇLERİMİZİN ÇOK İYİ YETİŞMESİ İCAP EDİYOR"

AK Parti tarımın ihmal edildiğini gördü, kanun çıkardı 2006 yılında. Tarım destekleme kanunu. Burada tarım desteklemesi her yıl milli gelirin yüzde 1'inden az olmamak üzere dendi. 2023 yılına gelelim, tarım destekleme rakamı 54 milyar TL. Milli gelirin yüzde 1'i olmuş olsa 156 milyar lira olması lazım. Halbuki tarıma ayrılan rakam 54 milyar. Bu böyle olunca neticede biz dünyanın bir ucundan beyaz et, alıyoruz, kırmızı et alıyoruz, her taraftan tarım ürünleri ithal ediyoruz. Yunanistan'dan pamuk ithal ediyoruz, Bulgaristan'dan saman ithal ediyoruz. 2003 yılının ikinci önemli tarafı. 21. yüzyılda devletin görevi uluslararası rekabete göre ülkesini bütünüyle hazırlamak. Müthiş bir global rekabet var. Türkiye'yi bu global rekabete hazırlamak. Hukuk sistemi, demokrasi böyle olacak ayrı. Bir de yetişmiş insan gücüyle global rekabete hazırlamak. Gençlerimizin çok iyi yetişmeleri icap ediyorlar. Eğitime ayrılan paya bakalım şimdi bütçeden. Faiz aklımızda olsun 566 milyar. Türkiye mekteplerinde yaklaşık 20 milyon öğrenci, 1 milyon küsur öğretmen var. Üniversitelerde 3 milyon öğrenci var, 5 milyon da yaygın öğretimden istifade eden var. Toplama 5 milyon diyelim. 200 küsur bin civarında öğretim görevlisi var. Verdiğimiz bütçe 571 milyar TL: Faiz kadar. Faiz eşittir milli eğitimin tamamı.

"DÜNYANIN EN ZOR COĞRAFYASI"

Buradan bizim dünya ölçülerin üstüne çıkaracak öğrenci yetiştirme imkanımız sıfır. Dünyanın en zor coğrafyası ve en zor dış politika oluşturacak ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bizden daha sıkıntılı hiçbir ülke yoktur. Rusya alfabesi Kril, dini hıristiyan, mezhebi ortodoks. Altında İran, arada ermenistan, Gürcistan var. İran, müslüman, Şii mezhebi. Irak, müslüman, çoğunluğu Şii, önemli bölümü sünni, Suriye, Arap, yönetimi Alevi. Yunanistan, alfabesi kril, Bulgaristan ortodoks, alfabesi kril. Böyle bir şey var mı? Şimdi böyle bir ülkenin hariciyecisi daha doğrusu dışişleri bürokrasisi, istihbarat bürokrasisinin en iyi olmamız gereken. 2023 yılındaki Dışişleri Bakanlığı'nın bütçesini sorsan ayıp olur. 17 milyar TL: 10 günlük faiz. Biz bununla Türkiye'nin BM'de tezlerini savunacağız, Yunanistan'a karşı kara suları haklarımızı savunacağız. AB Konseyi'nde savunacağız. Eskiden şöyle bir avantajımız vardı, hakkımız olmayanı isteyen bir devlet değildik. Bunu eskiden devlet adamlarına anlatıyorduk. Onlar biliyor, anlıyordu. Şimdi hükümetlerin gücü yetmiyor bu işe. Ayrıca bir parlamentoları var. ABD'de bir kongre var. Onların etkilendikleri sosyal kuruluşlar var. Bütün bunlara derdimizi anlatabiliyor olmamız lazım. 17 milyarlık bütçenin nesiyle anlatacağız bunu. Milli gelirin büyüklüğü az. Sadece faiz kalemi hepsini yutuyor. 10 günlük faizle Dışişleri'nin bütçesiyle idare etmeye çalışıyoruz. Bu olmaz, olmuyor zaten.

"İKTİDARA GELDİĞİMİZDE DTP YENİDEN KURULACAK"

Çalışmaların bir bölümünü biliyorum, bilgilendiriliyorum. Ama nihai bir şey yok. Burada ekonomiyi kimin istediğinden ziyade teker teker bakılırsa 6'lı Masa'da çok kudretli bir ekonomi kadrosu var. Az bilinir ama Temel Karamollaoğlu DPT'de uzman olarak çalışan bir insan. İngiltere'den dönüp geldikten sonra rahmetli Turgut Bey'in müsteşarlığı zamanda DPT'ye girmiş olan insanlar. Burada insanların anlaşmazlığı sözkonusu olmaz. Her ekonomik organizasyon kendi perspektifiyle bakar ekonomideki gelişmelere. DPT bir bütün halinde bakma amacıyla kurulmuş olan teşkilat. O yüzden DPT inşallah kurulacak. Türkiye 1947 yılında çok partili rejime geçti. 57 yıllık zaman dilimi var. Her yıl üstüste ortalama büyüme hızı yüzde 5,3. 2003'ten 2022 yılına kadarki ortalama büyüme hızı yüzde 5,2. 2000 yılına kadar dünyanın yarı nüfusu dünya ticaret hacminin içerisinde değildi. Çin değildi, Sovyetler Birliği yoktu. Bütün bunlar girdiler. Hareket halinde olan bir sermaye çıktı ortaya. Türk ekonomisi büyümeyi seven ekonomi. Bizim eksiğimiz yabancı sermaye yatırımındaki eksiklik. Genellikle kabul etmek istemediğimiz doğrudan yabancı sermaye yatırımları.

"BİZ 6'LI MASA İSEK ONLAR DA 3'LÜ MASA"

İhracat tek başına bir anlam ifade etmiyor. Bunun yanında bir de ithalat var. Adına dış ticaret diyoruz. 20 yılın tümüyle bakalım. Bunun içinde her türlü dalgalanma, dünya şartı var. 2.8 trilyon dolar 20 yılın ihracat toplamı. İthalat 4.1 trilyon dolar. Dış ticaret açığı 1.3 trilyon. Üretmeden tüketilmiş olan bir rakam demek bu. Neredeyse ihracatın yarısı kadar dış ticaret açığı veriyoruz. Buna hiçbir ülke, hiçbir ekonomi dayanamaz. Çok ağır bir yük. 1.3 trilyon dolar üretmeden tüketmişiz. Demin söylediğimiz faiz tutarı buralardan geliyor. Bu faiz yükünü Türk ekonomisi taşıyamıyor. Cumhurbaşkanı, 'hiç kimse karşımasın, ben bildiğim gibi yönetirim' diyecekse bağımsız aday olacak. Eğer bağımsız aday değilse, bizim Cumhurbaşkanı adayımız 6'lı Masa'dan belirlenecek. Bu partiler bir kendi partilerine oy isteyecekler, iki anlaşıp cumhurbaşkanı adayımıza oy ver diyecekler. Cumhurbaşkanına oy isterken kendi parti programlarına göre istemeyecekler. Biz 6'lıyız ama orada da 3'lü Masa var. Hatta orada Doğu Perinçek var.

"50 MİLYAR DOLAR NET PARAMIZIN OLMASI LAZIM"

2017 yılından itabaren Türkiye dışarıdan borç da alamıyor. Özel sektörümüz 100 milyar dolar civarında borcunu azalttı. Biz ekmeğe muhtacız. Bütün bu paralar gelecek, Hazinemizin parasının döndüğü yer. Türkiye'nin normali 50 milyar dolar civarında net para olması lazım. Son 3 yıl - 50 milyar dolar. Devletin başı ağrıdığında asprin alacak parası yok. Bunun ucu kötü. Aşağı yukarı son 5 yıllık bütçe konuşmalarını ben yapıyorum. 1998'de Anavatan Partisi'nden Bursa milletvekiliydim. Benzer bir öngörüm oldu. Aslan gibi Hazine'den sorumlu bakanlarımız vardı. Kapalı grup toplantısında rahmetli Mesut Yılmaz Bey başbakanımız. 'Aklımızı başımıza alalım, bunun sonu Düyun-u Umumiye'dir' dedim. Bunun benzerini 2001'de yaşadık. 1854 yılında biz borçlandık. 1954'de borçlar bitti.

ilhankesicihabertürk