Tüm dünya da spor kulüplerinin en büyük sorunu aslında finanstır. Hatta gelirleri artırmak. Bizde ise bana göre birde futbola ilginin ülkenin tamamına yayılması sorunu bulunmakta. Öncelikle işin maddi boyutuna değinirsek; taraftar kart adında her türlü alışverişten kulüplere pay aktarılacak bir sisteme ihtiyacımız bulunmakta.

En büyük zincir marketlerden, akaryakıt istasyonlarından, irili ufaklı her türlü işyerinden bu kart ile işlem yapılması sağlanırsa, kulüplerin hiçbir finansal sorunu kalmaz. En fazla taraftara sahip Galatasaray dan, bir amatör küme takımına kadar her kulüp sistemden destek alabilir. Peki sistem nasıl işleyecek?

Üye işyerlerine, kartın kullanıldığı bir kart okuma aparatı ile ekran konulabilir veya zaten var olan sistemin entegre edilebileceği akıllı kasalardan da faydalanabilinir.

Yapılan alışverişden para puan kazandırmak için herkes yanında bulunan kartı kasiyere verecek veya cep telefon numarası üzerinden işlem yaptıracak. 1000 lirada 10 lira gibi bir oran çok makul olur.

Üye işyerleri de biriken bu parapuanları TFF nin sistemine aktaracaklar.

Kartlarda, TFF logosu ile taraftarı olunan takımın logosu, sayısal kod numaraları ve renkleri olacak. Bu kod numaralarına göre, her takımın hesabında biriken paralarda belli olacaktır.

Kartlarda isteğe bağlı olarak isim yazmayabilir.

TFF kart sahiplerine alışveriş dışında çok farklı imkanlarda sağlayacaktır. Böylece kartın yaygınlaşması sağlanacaktır.

Şu an kullanılan tüm sadakat kartları da TFF nin çıkaracağı bu kartlar ile değiştirilecek. Zaten bilinçli ve akıllı taraftarlar veya sempatizmanlar, üye olmayan ve kartın geçerli olmadığı hiçbir yerden alışveriş yapmaz. Hatta kayıtdışı ile mücadele için de çok etkili bir yöntem olacaktır.

Şimdi gelelim futbola olan ilginin tüm ülkeye yayılması meselesine. Yedi bölgenin de düzenli ve sürekli olarak süper ligde temsil edilmesine yönelik bir  düzenleme yapılmalı. Hatta şimdiye kadar süper ligde hiç temsil edilmeyen veya az temsil edilen bölgelerin takımlarına yönelik bir çalışma yapılmalıdır. Örneğin Marmara bölgesi olarak: 3 İstanbul takımı ve artı bir il kontenjanı ile muhakkak Trakya dan bir takım olmak üzere toplamda 5 takım, Ege bölgesi için 1 İzmir ile bir il takımı, İç Anadolu için Ankara 2 ve bir il takımı, Akdeniz 2, D.Anadolu 2, G.Doğu Anadolu 1, Karadeniz için ise 2 adet D.Karadeniz, bir adet de B.Karadeniz takımı ligde sürekli yer almalıdır. Toplamda 18 takımdan oluşan bir coğrafi dağılım, ilgiyi heyecanı tüm ülkeye yayacaktır.  İkinci ve üçüncü liglerde bu sisteme göre yeniden organize edilmelidir. Hangi bölgeden bir takım düşerse yerine yine aynı coğrafyadan bir başka takım süper lige çıkacaktır. Aslında NBA de biraz böyle bir anlayış ile organize edilmiştir. Böylece en üst düzeyde her bölgenin takımı rekabete ortak edilmiş ve ilgi sürekli canlı tutulmak istenmiştir.

Son olarak, Türk futbolunun hayatında hiç futbol oynamamış sadece holding sahibi olan ve kulüplerde yöneticilik yapan zengin iş adamlarından kurtarılıp, profesyonel yöneticiler ile eski futbolcular tarafından idare edilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir. Buda gelirlerin sürekli ve iyi yönetişim çerçevesinde organize edilmesinden geçer. Örneğin eski kulübünün kendisine 100 milyon lira borcu olan bir TFF başkanı başlı başına bir şaibedir.

14 yabancı kuralı ise tam bir rezalettir. Onun yerine 6 yabancı oyunca sahada, 2 oyuncu kulübede ve 2 oyuncu da trübünde olacak şekilde bir düzenleme yapılmalıdır. Hatta ilk 18 de bir adet 20 yaş altı futbolcu ile bir adet altyapı oyuncusunun olması şart koşulmalıdır.

Kısaca, Türk futboluna gerçekten akılcı, çağdaş ve sorunları çözecek bir zihniyet hakim olmalıdır.