Önce İnsan Sonra Haber

Devlet 6 saat nasıl ‘Başsız’ kaldı?

Bu tür hatalara hukuk fakültelerinde “fahiş hata” denir. Bir öğrenci bir soruya verdiği cevapta böyle bir hata yapmış ise, cevabında doğru bilgiler olsa bile, o sorudan puan alamaz.

Gündem 11 Ocak 2020 Cumartesi / 4 yıl önce
Devlet 6 saat nasıl ‘Başsız’ kaldı?

Ekleyen: Kozmiktürk

Kozmiktürk-Özel

Türkiye uzun yıllar tartıştığı Başkanlık Sistemine geçti ama bu sefer de yeni sistemin yarattığı olumsuzluklar eleştiri konusu oldu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin uygulamaya başlandığı ilk günlerde büyük bir skandala imza atıldığı da ortaya çıktı. Buna göre devlet tam 6 saat ‘Başsız’ kaldı. Üstelik bunun gibi dizinelerce hukuk skandalına sebep olunduğu da gözler önüne serildi.

Söz konusu skandalı “1. Gün 1, Hata 1: 10 Temmuz 2018 Günü Saat 09:10 ile 15:00 Arasında Türkiye’de Görevde Bir Cumhurbaşkanı Var mıydı?” sorusunu sorarak aktaran Prof. Dr. Kemal Gözler nedenini de şöyle anlattı:

“Bilindiği gibi Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı sistemine 9 Temmuz 2018 günü geçildi. 9 Temmuz 2018 tarih ve 1 sayılı Cumhurbaşkanı Kararıyla, Fuat Oktay, Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevine atanmıştır. Fuat Oktay, TBMM önünde 10 Temmuz 2018 günü saat 15:00’da açılan oturumda and içmiştir. Dolayısıyla Fuat Oktay, 9 Temmuz 2018’de atanmış olsa da, görevine ancak 10 Temmuz 2018 günü saat 15:00’dan sonra başlayabilmiştir. Bu nedenle kendisine Cumhurbaşkanlığına vekalet etme görevi ancak 10 Temmuz 2018 günü saat 15:00’dan sonra verilebilirdi.

Oysa Cumhurbaşkanı, 10 Temmuz 2018 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 9 Temmuz 2018 tarih ve 390 sayılı “Cumhurbaşkanlığına Vekâlet Etme İşlemi” işlemiyle Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Cumhurbaşkanına vekâlet etmekle görevlendirilmiştir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10 Temmuz 2018 günü saat 09.10’da Azerbaycan’a hareket etmiştir. Oysa bu saat itibarıyla “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” Fuat Oktay henüz and içmemiş ve dolayısıyla görevine de başlamamıştı. Yani bu saat itibarıyla Türkiye’de, Cumhurbaşkanına vekalet edebilecek bir “Cumhurbaşkanı Yardımcısı” hukuken yoktu. Cumhurbaşkanının ülkeden ayrıldığı saat 09:10 ile Cumhurbaşkanı Yardımcısının TBMM önünde and içtiği saat olan 15:00 arasında ülkemizde, resmî sıfata sahip bir “Cumhurbaşkanı vekili” bulunmamakta idi. Dolayısıyla devlet başkanlığı makamı, Türk tarihinde ilk defa olarak, 10 Temmuz 2018 günü saat 09:10 ile 15:00 arasında hukuken boş kalmıştır.

HUKUK FAKÜLTESİ 2. SINIF DERSİNDE ÖĞRETİLİR

Acaba 10 Temmuz 2018 günü Cumhurbaşkanlığında, henüz göreve başlamamış bir kamu görevlisine vekalet verilemeyeceğini bilen bir hukukçu yok muydu? Belirtelim ki görevine henüz başlamamış bir kamu görevlisine vekalet verilemeyeceği bilgisi hukuk fakültelerinde ikinci sınıfta okutulan idare hukuku dersinde öğretilir.

Vakıa şu ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, daha ilk gününde büyük bir hata yapmıştır. İdare hukukunda henüz göreve başlamamış bir kişiye vekalet verilmesi “yetki gaspı” başlığı altında incelenir. Buna uygulamadan örnek bulmak güçtü ve bu nedenle buna hayalî örnekler verilirdi. Ama artık hayalî örnekler vermemize gerek yok. Çünkü Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi bize gerçek bir örnek sunmuş oldu.

SİSTEM HİÇ RASYONEL İŞLEMİYOR

“Hatırlanacaktır: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, bu sistemin, parlâmenter hükûmet sistemine nazaran daha hızlı, daha etkili, daha istikrarlı bir hükûmet sistemi olduğu iddiasıyla Türkiye’ye getirildi. Bu sistemin taraftarlarına göre, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçilince, kararlar bir kişi tarafından alınacağı için, daha rasyonel, daha etkili ve daha hızlı bir şekilde alınacaktı. Koalisyon hükûmetleri de olmadığı için daha istikrarlı bir şekilde ülke yönetilecekti. Peki öyle mi oldu?

Hayır. Hatta tam tersine. Sistem hiç de rasyonel işlemiyor. Sistemde daha ilk günden itibaren pek çok fahiş hukukî hatalar yapıldı. Sistem hiç de istikrarlı değil. Sistemde çıkan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri hemen arkasından tekrar değiştiriliyor, tekrar tekrar düzeltiliyor. Daha da önemlisi sistem hiç de iddia edildiği gibi hızlı bir şekilde çalışmıyor. Cumhurbaşkanı, çıkarması gereken kararları, bunlar için öngörülen süreler içinde çıkaramıyor. Kararların çıkmasında gecikme yaşanıyor. Hatta hiç çıkarılmayan kararlar var. Şimdi “sorunlar” başlığı altında bunları örnekleriyle görelim.

ÖĞRENCİ YAPSA O SORUDAN SIFIR ÇEKER

Cumhurbaşkanlığının yaptığı pek çok işlemde ağır ve apaçık hukukî hatalar vardır. Aşağıda örneklerde görüleceği gibi bu hataların savunulabilecek bir yanı yoktur ve maalesef bu hataların önemli bir kısmı, söz konusu hukukî işlemleri hazırlayan bürokratların yeterli idare hukuku bilgisine sahip olmamasından kaynaklandığı söylenebilir. Bu tür hatalara hukuk fakültelerinde “fahiş hata” denir. Bir öğrenci bir soruya verdiği cevapta böyle bir hata yapmış ise, cevabında doğru bilgiler olsa bile, o sorudan puan alamaz.

12 KARARNAMEDE TARİH YOK

“Resmî Gazetede yayınlanmış ilk on iki Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tarihlerinin, başlıklarının altında veya kararnamenin metninde veya metnin sonunda belirtilmesi unutulmuştur. Örnek olarak 16 Temmuz 2019 tarih ve 30480 sayılı Resmî Gazetede yayınlanmış 12 sayılı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesine bakılabilir.

Oysa her düzenleyici işlem gibi, Cumhurbaşkanı kararnamelerinin de kabul tarihi başka, Resmî Gazetede yayın tarihi başkadır. Kararnamenin kabul tarihi imzalandığı tarihtir. Kararnamenin doğum anı, Resmî Gazetede yayın tarihiyle değil, kabul tarihi, yani imza tarihi ve saatiyle belirlenir. İlave edelim ki, yayın, bir idarî işlemin varlık şartı değil, yürürlük şartıdır. Türkiye’de ilk on iki Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hangi tarihte ve hangi saatte hukuk alemine çıkmıştır? Bunu bilmemiz mümkün değil.

Herhalde Türk tarihinde, kabul tarihi belli olmayan başka bir kararname örneği, ne Cumhuriyet döneminde, ne de Osmanlı döneminde olmuştur.

Bir idare hukukçusu olarak, ilk 12 Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin tarihinin belirtilmesinin nasıl olup da unutulmuş olduğunu merak ediyorum.

DEVLET SAYGINLIĞINI ELEŞTİRİLMEKLE KAYBETMEZ..

Bir hukuk düzenini gözden düşürmenin, bir devletin saygınlığını lekelemenin en etkili yolu, bu devletin kişiye özel düzenleme yaptığı iddiasıdır. Devlet eleştirildi diye itibarını yitirmez. Devlete itibarını yitirten şey, bu tür iddiaların yalanlanamıyor olmasıdır. Bu iddianın yalanlanması, Türk milletine bu iddianın doğru olmadığının gösterilmesi gerekir. Ne kadar kötü olursa olsunlar, kanun ve kararnamelere saygı duyulur; çünkü onlar geneldir. Kanun ve kararnamelerin genelliği ilkesi zedelenirse, Türkiye’de hukuka saygı sona erer; haberiniz olsun!”

kemalgözlercumhurbaşkanlığıhükümetsistemi hukukskandallarıfuatoktay