2019 yerel seçimleri..

Adresimiz İskenderun.

Mete Aslan ANAP'tan 3 dönem Belediye Başkanlığı yapmış, tabanı olan, saygı gören bir isim.

CHP adayı olmayı kabul etti. Kemal Kılıçdaroğlu da olumlu karşıladı.

O sırada Kılıçdaroğlu Amerika'ya gitti. Geri döndükükten sonra CHP'nin adayı değişti. Mete Aslan'ın önü kesildi, Yılmaz Şahutoğlu aday yapıldı.

Mete Aslan da gitti bağımsız aday oldu. 

Seçim sonuçları açıklandığında CHP adayının 52 bin, Mete Aslan'ın 30 bin oy aldığı görüldü. İkisi de kazanamadı. AKP'li Mehmet Fatih Tosyalı 57 bin oyla Başkan seçildi.

Yani CHP banko alacağı Belediye'yi yanlış aday tercihi yüzünden AKP'ye hediye etti.

Çünkü Mete Aslan aday yapılsaydı CHP'nin kaybetme ihtimali yoktu.

İskenderun dediğiniz yer öyle küçük de değil.  Çok sayıda ilden büyük. CHP resmen AKP'ye hediye etti orayı.

Bunu neden anlattım?

Malum Cumhurbaşkanı seçimi yaklaşıyor. Muhalefet masa kurdu. Başını CHP çekiyor. Ve aday konusunda ciddi sıkıntı olduğu kamuoyuna yansıyor.

CHP genel merkezinde farklı görüşler mevcut. Bir kısım Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığında diretiyor. Bir taraf da Ekrem İmamoğlu için koşturuyor.

İYİ Parti de Kılıçdaroğlu isimine soğuk. Nedenini 'kaybetme riski' ifadesiyle açıklıyorlar.

Yasal nedenlerle görevden uzaklaştırılan İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da garip davranışlar sergiliyor. Kadın sanki genel başkan! İmamoğlu'na açıktan savaş başlatıyor. Kılıçdaroğlu da seyrediyor. 'Sen ne yapıyorsun. Rahat dur' demiyor yada diyemiyor. Kars lobisi İmamoğlu'na karşı işbaşında. Gürbüz Çaban, Gürsel Tekin, genel merkezden Bülent Kuşoğlu da Kaftancıoğlu gibi bu lobinin bilinen isimleri. Bu kesimin seçimi kazanacak adaydan ziyade "biz saltanatımızı nasıl sürdürürüz?" derdinde olduğu ortaya çıkıyor. 

CHP'deki aday çekişmesine, güç kavgasına bakınca İskenderun örneği şak diye karşımıza çıkıyor.

Egolar, çıkarlar, saplantılar yüzünden CHP yanlış ve kazanamayacak bir ismi aday olarak gösterme eğiliminde. Böyle bir senaryo İskenderun da olduğu gibi seçimin AKP'ye hediye edilmesi anlamına geliyor.

Bu olasılığı engelleyecek tek isim Meral Akşener. Kılıçdaroğlu kendi adaylığında diretirse İYİ Parti'de 'olmaz' derse ortalık karışacak gibi.

O zaman çoklu aday gündeme gelecek. Yada masa bozulacak, başka ittifaklar ve o ittifakların adayları karşımıza çıkacak.

Eğer İYİ Parti de Kılıçdaroğlu'nun adaylığına 'tamam' derse bu sefer de seçmen hayal kırıklığına uğrayacak. 

Erdoğan-Kılıçdaroğlu yarışı belirginleşirse Ekrem İmamoğlu'na yine de sahneye çıkma fırsatı doğabilecek. İmamoğlu 'düşün peşime' diyerek adaylığını ilan ederse işte o zaman ortalık renklenecek. Ki bu olasılığın sonuç alma potansiyelini de yabana atmamak lazım. İmamoğlu bu formülde başarıya ulaşırsa adı 'halk ihtilali' olur.

Buna gerek kalmadan masanın adayı İmamoğlu olursa o zaman düşünmesi gerekecek taraf ise AKP olacak. Zira İmamoğlu aday olursa seçimi Millet İttifakı'nın kazanması şu andaki manzaraya göre kolay.

Cumhurbaşkanı olacak kişinin devleti bilmesi, devlet adamı niteliği taşımasını savunanlardanım. Gelinen aşamada vatansever biri olmaası da bu kıstası karşılar sanıyorum. Kaybedecek bir aday devleti bilse ne olacak ki?

"Kılıçdaroğlu İskenderun gibi Türkiye'yi de AKP'ye hediye mi etmek istiyor?" diye sormadan edemiyor insan..