Rusya Ukrayna savaşının yanında Çin-Tayvan gerilimi ve yine Finlandiya ile İsveç'in NATO'ya üye olma isteği dünyamızın başındaki belalar.

ABD, İngiltere ve Avustralya AUKUS adı verilen bir savunma anlaşması yapmıştı. Sorunlu bölgelerde girilen her bilek güreşinde bu anlaşmanın sahiplerinin karşısında doğal olarak başka bir güç çıkıyor. O gücün ağırlık merkezi ise Çin.

Rusya ve Ukrayna'nın savaşa tutuşacağı ihtimali başlarda zayıftı. Aradan geçen süreçte ateşin altına sürekli odun atıldı ve sonuçta bugünlere gelindi. 

Ruslar, Ukrayna'nın bir ucundan girip diğer ucundan çıkarız diye bakıyorlardı. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Ukrayna Batı desteği ile ayakta kaldı,direndi. savaşın başından beri geçen 7 ayda çok sayıda insan canından oldu. Bir çoğu da yaralandı,.Bu tablo aslında en büyük hayvan olan İnsanların eseri. Bu kadar zalim, vicdansız, kan sevdalısı insan topluluğu ile aynı dünyada yaşıyor olmak acı verici bir durum.

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko, bir ABD gazetesinin ortaya attığı, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Sullivan'ın Rusya Devlet Başkan Yardımcısı Uşakov ve Rusya Güvenlik Konseyi Sekreteri Patruşev ile Ukrayna'daki durum konusunda gizli görüşmeler gerçekleştirdiği yönündeki  iddialar hakkında "Hayır, onlarla görüşme yapmıyoruz” dedi.  

Siz tarafların yalanlamasına bakmayın. Üst düzey görüşmeler yapıldığı doğrudur. Hatta ABD Başkanı Biden ile Rus başkan Putin'in de zaman zaman görüştüğünü de ben burada iddia etmiş olayım.

BM nin 5 daimi üyesinin aralarında garip bir ilişki, bağ vardır. Görünürde kavga fotoğrafı verseler de perde arkasında farklı hesapları olabilir. Bunu her zaman dikkate almak gerekir.

Zelenski, Putin olduğu sürece müzakere yapmayacağını açıklamıştı.  ABD'nin Zelenski'ye bu tutumunu değiştirmesi gerektiğini salık verdiğini ABD gazetesi sayesinde öğrenmiş olduk. Zelenski, Putin'in gitmesini şart koşarken geri adım atmak zorunda kaldı.

Derken Zelenski den açıklama geldi. Rusya ile görüşmelere açık olduğunu söyledi. 

NE ZAMAN BİTECEK?

Tabi asıl merak konusu bu insanlık adına utanç verici savaşın ne zaman, nasıl sonuçlanacağı. Şanslısınız bunu ilk kez benden duyacaksınız. 

Malesef  savaş birkaç ay daha devam edecek. Savaşın biteceği tarih Şubat 2023. Yani aşağı yukarı bir yılı doldurmuş olacak. Onca kan aktıktan, gözyaşına neden olunduktan sonra barış sağlanacak. 

Ruslar için Ukrayna'nın Karadeniz bağlantısına sahip olmak belki en önemli arzu. Bu da Rusların Ukrayna'nın Karadeniz'e çıkış noktasını kesinlikle ellerinde tutmak isteyeceklerinin göstergesi. Ruslar için, Karadeniz'e Batı'nın sokulmaması önemli stratejik hedef. O yüzden Ruslar o bölgeyi hakimiyetleri altında tutmayı arzuluyor. 

Nitekim, Rus general Rustam Minnekayev amaçlarının Karadeniz'de hakimiyeti sağlamak olduğunu açıkladı. Rusya, bu stratejiyle, Ukrayna'nın Karadeniz'e erişimini ve dünyaya deniz yoluyla açılmasını engellemeyi hedefliyor.

Rus ordusu, Moldova’daki Rus ayrılıkçılarının bulunduğu Transdinyester bölgesi ile Herson arasında bulunan liman kentleri Odesa ve Mikolayiv’i kontrolünde tutmaya kararlı. 

Rusların, Ukrayna'dan savaş tazminatı isteme niyetleri var. Olur olmaz bilmem ama pazarlıklarda eli yüksekten açmak gerekir malum. Ben Şubat'ta gelecek barışa kimlerin imza atacağına yönelik merak içindeyim. Zelenski ve Putin mi? Yada başka liderler mi?

Bu konuda belirteceğim son şey de şu:

Kapitalizme vicdan, merhamet formatı atmak gerekiyor. Aksi halde dünyanın ateşi düşmeyecek. Asgari adaletin sağlandığı bir dünya ve vicdanı olan kapitalizm ile gezegenimiz daha huzurlu bir yer olabilir..

BİRAZ DA SİYASET..

Dr. Hüseyin Fidan'a kulak verelim:

"Büyük bir çoğunluğu gerçekte Cumhuriyetle barışık olmayan zihniyetteki kişilerce kurulan ve koşulların ona sunduğu imkânlarla iktidara gelen AKP; kendisinden önceki koalisyon hükümetinin aldığı ekonomik tedbirler ve yaptığı yapısal reformlar ile rayına sokulan ekonomi sayesinde gelen yüksek büyüme oranlarını kendi kerameti zannetti, ülkenin bütün varlıklarını mirasyedi gibi satarak ekonomiyi yapmak üzerine değil de satmak üzerine inşa etti, IMF’den borç alanlara dünyanın lafını söylerken kendisi sırf IMF’e gittiler demesinler diye bu halkı Londra’daki 3-5 tefeciye muhtaç etti, hem pahalı borçlandı hem de aldığı borcu geri dönüşü olmayan betona yatırarak bu borcun nasıl ödeneceğini hesap etmedi, imar affı, varlık barışı, borç yapılandırması gibi siyasi rüşvetlerle halkın ticari ve sosyal ahlak anlayışını zedelemekten çekinmedi, bu yoksul halkı 3-5 müteahhide çalışır duruma getirdi, yardımlarla ayakta duran milyonlar yaratarak halkın fakirliğini ve dini duygularını kullanarak siyasi ömrünü uzattı.

Siyasi bekasını ABD’nin desteğine bağladığında BOP ortağı olmaktan, ayrılıkçıların oyuna bağladığında ayrılıkçılara mavi boncuk dağıtmaktan, tarikatlara bağladığında tarikat liderleriyle işbirliği yapmaktan çekinmedi.

Kendi siyasi geleceğini ülkenin geleceğinin önünde tutarak, günü birlik tedbirlerle durum geçiştirildiği için ülkemizin sorunları her geçen yıl arttı. Büyüme durdu, enflasyon çift hanelere yükseldi, işsizlik oranı özellikle de genç işsizlik arttı, bütçe açığı arttı, devletin iç ve dış borç yükü büyüdü, bütçe üzerindeki faiz yükü arttı, doğrudan yatırımlar azaldı, gelir dağılımı bozuldu, halkın özellikle de gençlerin gelecekle ilgili umutları söndürüldü. Defalarca çıkarılan varlık barışı ve borç yapılandırmaları, kullandırılan ucuz krediler derde derman olmadı. AKP mirasyedi gibi bütün ekonomik değerlerimizi sattı, bitirdi.

Eğitim kalitemiz düştü, adalete güven kalmadı, tarımsal alanlarımıza binalar yapıldı, toprağımız suyumuz ormanımız üç kuruşluk kazanımlar için madencilere peşkeş çekildi. Bütün komşularımızla aramız bozuldu, ülkemiz sığınmacı cenneti yapıldı, dünyada kavga etmediğimiz ülke kalmadı.

Cumhuriyet değerlerimizle kavga edildi.Sonuçta maalesef ülkemiz yaşanılır olmaktan çıktı."

xxx

Böyle bir tabloda bir iktidarın halkın huzuruna çıkıp bir dönem daha iktidar istemesini anlamak kolay değil..  Ama burası Türkiye.. Maalesef oluyor. 

Geçen bir arkadaş anlattı. Otobüste 6 gencin konuşmasına kulak misafiri olmuş. İçlerinden birinin ders notları için fotokopi çektirmesi gerekiyormuş. 50 lira tutuyormuş fotokopi ücreti. Hepsi ceplerini dökmüş. kaç lira çıkmış biliyor musunuz? 6 gencin cebinden 45 lira çıkmış. İşte Türkiye nin hali budur. Gençlerin hali budur. Depresyon haplarıyla yaşayan, gelecekten kaygılı, ana baba eline bakan, uyuşturucu tehdidi altında bir gençlik...

Bizi yönetenlerde vicdan varsa bu soruna ivedi çözüm bulurlar. hem gençlerdeki hem de toplumun ezici çoğunluğundaki yoksulluk, işsizlik.. Namaz kılmakla, dinle, imanla, yerli-milli olmakla izah edilemez. Halkın hakkını, gençlerin hakkını verin..