‘Saray’a giden CHP Milletvekili’ tartışmasında bugün gözler Muharrem İnce’deydi. İnce memleketinde basının karşısına çıktı ve içindekileri döktü.
İnce’nin açıklamalarından CHP Genel Merkezi’nde ‘çete’ olarak nitelendirdiği kişilere büyük öfke duyduğunu tekrar gözlemledik. İnce bu kavganın onların eseri olduğuna inanıyor. Kendisini yıpratmak için ortaya atıldığını savunuyor.
Öyle bir cümlesi var ki hedefine koyduklarından birini tarif ediyor. “Partinin aleyhinde miting yapanlar mı benim partililiğimi sorgulayacak?” demesi kızdığı adresi isim vermese de gözler önüne seriyor. Zira partide ve siyaset kulvarında bu cümlenin muhatabının kim olduğunu bilenlerin sayısı fazla. Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan’ı işaret ediyor Muharrem İnce. İsim vermeden ‘çete’ dediklerinden birini açıklamış oluyor aslında. Bana gelen kulis bilgilerinde Muharrem İnce’nin tepkili olduğu iki isim daha var: Tekin Bingöl ve Bülent Tezcan…
Buradan ortaya çıkan; Özkan, Bingöl ve Tezcan, Muharrem İnce’nin etkin olmasını istemiyor. İnce’yi kendilerine rakip görüyor. Kıran kırana siyasi bir rekabet var aralarında. Aslında siyasette bel altı vuruşlar çoktur. Azcık öne çıkıp da bunu yapmayan yoktur. Bu açıdan bakınca 3 ismin, İnce’ye çelme takmak istemesini doğal karşılayabilirsiniz. Emin olun yarın güç Muharrem İnce’nin eline geçse o da bu 3 ismin biletini hemen keser. Şimdi, Özkan, Bingöl, Tezcan’ın kılıcı kesiyor ve İnce’yi giyotine yatırmışlar.
İnce, hem parti yönetiminde tepkili olduğu gruba hem de Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na, “Adımı CHP Genel Merkezi’nde karalayarak, lekeleyerek, yandaş gazeteci bulup haber yaptırarak tartıştırmak yazık günah değil mi? Dedikoduyu kim çıkarıyor, AKP Genel Merkezi’nden mi CHP Genel Merkezi’nden mi çıkıyor? Bu CHP Genel Merkezi’nden çıkmış, bunu bulmak boynumuzun borcudur. Bu kumpasçılar CHP’nin ayağındaki prangadır. Bunu kırmadığı sürece CHP’nin temiz siyaset yolunda ilerlemesi imkansız hale gelecektir” mesajlarını gönderiyor.
Tepkili olduğu diğer isim ise Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu. Onun bu olayda başarılı liderlik sergileyemediğini ve partinin yıpranmasına zemin hazırladığı görüşünde.
Muharrem Bey’in açıklamalarından anladığımız başka şey de; tartışma konusu olan ziyarette Cumhurbaşkanlığı’nın rolü olmadığına inandığı. Yani Külliye’yi koruyan bir havası var…
Şimdi gelelim çarpıcı diğer ayrıntıya…
İnce’ye meslektaşlarımız “CHP Genel Başkanlığı'na aday mısınız?” diye soruyorlar. İlk sözleri, “Dereyi görmeden paça sıvanmaz. Kurultay delegesi var, milletvekili var... Delegeler netleşmeden bu soruya cevap verilmez. Bakalım. Kurultaya yönelik mi bilemem, en iyi komployu kuranlar bilir” şeklinde oluyor.
Ardından ifade ettiği şu cümlelerle Muharrem İnce kongrede Genel Başkan adayı olacağını açıkça ortaya koyuyor. İşte onu ele veren ayrıntı bu cümlede saklı. Şöyle diyor:
“Kurultay'da daha da açığını anlatacağım. 24 Haziran 2018 akşamı benimle ilgili iftiraları atanlar, Saray'a gidenlerle aynı gruptur. 1,5 senedir sustum…”
“Erdoğan’a giden CHP’li” skandalından birkaç gün sonra böylece Muharrem İnce’nin aday olacağı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla CHP içinde İnce’yi engelleme çabalarını da anlayabilmiş oluyoruz. Yani Muharrem İnce rakipsiz bir yarış mı istiyor? Karşı çıkanlar, genel başkan olmasını engellemek isteyenler olacaktır. Tuzak da kuracaklardır. Siyaset böyle bir şey…
Şimdi Kemal Kılıçdaroğlu’nu bekliyoruz. Eğer İsmail’in programında ‘Doğrudur, biliyorum’ demeseydi çok takılmayacaktık. Ama madem bunu söyledin o zaman izah etmeniz de gerekiyor. CHP yönetiminden gelen, Erdoğan ve iktidarı işaret ederek ‘Bu kumpası bozacağız’ denen ısrarlı açıklamaların da altını çizmekte yarar var…Faik Öztrak, "Sarayın CHP’ye kurmaya çalıştığı kumpasın değirmenine hiç bir partilimizin su taşımaması ve sakin olmamız gereken günlerdeyiz. Sarayın bu operasyonla milletimizin gerçek gündemini karartma çabası boşa çıkacak, milletimizin partimize olan teveccühü daha da artacaktır" diyor.
Sonuçta bu iş Muharrem İnce’ye yaradı bir.
İktidarın işine geldi iki.
CHP’nin içinde fırtına kopardı üç.
Hedefteki gazeteciler kaybetti dört...