Gara'da kahpece şehit edilen görevlilerimize borcumuzu ödememiz zor. Allah rahmet etsin, acılı ailelerine, milletimize başsağlığı diliyorum.

Operasyon analizi yapacak değilim. Sadece şu tespitimi paylaşmalıyım:

"Gara operasyonunda görevini yapanlar; o operasyonu icra eden askerleridir. Onlar verilen görevi başarıyla yerine getirmişlerdir. Bunun dışında; planlama, zamanlama, komuta, siyasi karar anlamında eleştirilecek hususların varlığı realitedir."

Dünyadaki örneklerine baktığımızda bir devletin, devleti yönetenlerin sivil-üniformalı vatandaşına nasıl sahip çıktığının örnekleri epey mevcut. 

2006'da 2  ABD askeri Irak'ta kaçırıldı.8 bin askerle hava kuvvetleriyle operasyon yaptı; hiç beklemedi üstelik.

2007'de İran Basra Körfezi'nde 15 İngiliz askerini alıkoydu, İngiltere BMGK'nitoplantıya çağırdı. Avrupa ülkeleri ve bizimkiler 15 İngiliz askeri için seferber oldu.

2014'te Hamas İsrail'in bir askerini kaçırdı. Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Kerry o askerin serbest bırakılması için bizimle ve Katar'la irtibata geçti; Hamas'ı arayalım, İsrail'in askeri bırakılsın diye.

CHP'nin İzmir Milletvekili Murat Bakan'a kulak verelim şimdi:

* Bu ve benzer olayları biz dünya kamuoyunda duyuyoruz, takip ediyoruz. Her ülke kendi askerini, polisini korumak için elinden geleni yapıyor, tüm olanaklarını seferber ediyor ancak şunu da belirteyim: O asker, o polis sade bir yurttaş değil, bir devletin onurudur değerli arkadaşlar. 

* Osmanlı-Rus Harbi'nden başlayarak Balkan Harbi'nde, Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de, Hicaz'da, Yemen'de, Sina çöllerinde vatan evlatlarımızı kaybetmedik mi? Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'de vatan evlatlarımızı kaybetmedik mi? Kurtuluş Savaşı'nda, Sakarya'da, Dumlupınar'da, Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde evlatlarımızı kaybetmedik mi? Analar evlatsız, evlatlar babasız kalmadı mı değerli arkadaşlar? Bizim askerimiz, bizim Mehmetçik'imiz İsrail'in askerinden, İngiliz'in askerinden, Amerika'nın askerinden daha mı az değerli?

* Beş yıldır, altı yıldır neyi beklediniz? Beş yıldır, altı yıldır diller lal, kulaklar sağır, gözler kör. Dünya, kendi askerini kurtarmak için her türlü operasyonu, diplomasiyi, her türlü yolu kullanırken iktidar 23 Haziran İstanbul seçimleri için terör örgütü reisi Abdullah Öcalan'dan mektup getirdi, mektup. Madem böyle olanaklarınız vardı, niye bizim askerimiz için -istihbarat bunun için var- bu 13 askerimiz için, şehidimiz için bu olanakları kullanmadınız, niye bunu gelip burada anlatmıyorsunuz?

* Yine, Sayın Hulusi Akar'ın dediği gibi, eğer 13 asker ve polisimizle ilgili devletin elinde istihbarat varsa -böyle bir açıklama yaptı- öyle anlaşılıyor, Türk Silahlı Kuvvetlerinin elinde nokta operasyonlar için çok özel birlikler var; Özel Kuvvetlerin MAK taburu var mesela, Jandarmanın İçişleri Bakanlığına bağlandığı JÖAK'ı var, SAT komandaları var Deniz Kuvvetlerinin… Yani dünyaya ilan eder gibi "Sürprizim var." diyecek Cumhurbaşkanı, davulla zurnayla operasyona gideceksin, böyle bir şey olur mu? Dünyada var mı? Sessiz sedasız olur böyle operasyonlar.

* Bu başarısızlığın hesabını bu millete vermek zorundasınız, vermek zorundasınız, vermek zorundasınız. Şimdi soruyorum: Başarısız olduğunu Cumhurbaşkanının kürsüden ilan ettiği bu operasyonun sorumluluğunu kim alacak, bu çocukların hesabını kim verecek?  Bu başarısızlığın hesabını bu millete vermek zorundasınız. Bırakın aya gitmeyi, galaksiler arası yolculuk yapsanız arkadaşlar bu utançtan, bu ayıptan kurtulamayacaksınız.

***

Aslında Gara hadisesi özellikle sorumlu mevkilerde olanlar için utanç vesikasıdır. O evlatlar yeni kaçırılmadı. 5 senedir kalleşlerin elindeydi. Kim bilir ne zulümlere maruz bırakılmışlardır bu zaman diliminde. 5 sene seyrettik, duymadık, sahip çıkmadık. Bunda bu ülkede yaşayan herkesin vebali var.

"Bilmem filanca ülkede hastalanan Türk vatandaşı sahipsiz bırakılmadı, uçakla alınarak yurda getirildi" diye haber yaptıran yetkililer acaba iş bu 13 evlada geldiğinde neden aynı duyarlılığı göstermedi?

Şehit Mevlüt Kahveci'nin acılı annesi "Beş yıl çok zor geçti, hiç gülmedim, hep ağladım. Bekledim gelecek diye. Ben onu devlete verdim, devletime güvendim. Oğlum sürekli şehit olacağını söylüyordu. Ben umudumu hiç kaybetmedim. Ama yılbaşından sonra şehit olacağını bildim" diyor.

13 rehin, 3 de operasyon sırasında 16 şehit veren ülkede yönetenlerin bir kısmını muaf tutuyorum lakin o kadar utanç duyulacak tavır ve üslup takınan var ki içim sızlıyor. 

Bizim orada "dünya yansa bi gorum otun yanmaz" diye bir ifade var. Duyarsız, düşüncesiz tipler için kullanılır. Siz alın bu sözü hak edenlere yapıştırın...