Türkiye'de dert bitmez. Sorunlarımız azalacağına katlanıyor. Millet her iktidar döneminde mağdur olan taraf.

Çözümün adresi olan siyaset kurumu maalesef gerekeni yapamiyor. Seçim yaklaşıyor. İktidarın havası sönük. Erdoğan ipin ucunu kaçırdı. Toparlaması da zor görünüyor. 

Erdoğan'ın bu aralar en önemli gündem maddeleri arasında kabine değişikliği de var. 'Değişim bugün-yarın olacak' deniliyor. 

'Bu eksende Erdoğan'ın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan istifa dilekçesi aldığı gelen haberler arasında. Bu gelişme yaklaşık 1 ay önce yaşanmış anlatılanlara göre. Bu kulis bilgisi bakanlar kurulu değişikliğinin habercisi olarak yorumlanabilir.

Yine aktarılanlara göre Tarım ve Orman Bakanı ve Kültür Turizm Bakanı gidecekler arasında. 

Bazı bakanlıklar ikiye de ayrılabilir diye anlatılıyor.

Görünen o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan geniş kapsamlı bir değişikliğe hazırlanıyor.

Kıbrıs...

Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi Türkiye için baş ağrıtacak davranışlardan vazgeçmiyor. AB ve ABD desteği ile haksız açıklamalar ve tavırlar sergiliyor. Bu durumun iki ülkeye de dünyaya da hayır getirmeyeceği açık. 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs'ta iki taraf arasında ortak zeminin olmadığını ve olmayacağını belirterek, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in "ortak zemin yoktur görevimi iade ediyorum" deme noktasına gelmemek için "zamana oynadığını" ifade etti. yani dünya Kıbrıs sorununun çözümünde samimi değil. Türkiye'ye haksızlık yapmaya can atıyor.

Ertuğruloğlu, iki toplumlu iki bölgeli federasyon modelinden iki devletli çözüm modeline geçişi içeren bir yaklaşım değişikliğine gittiklerine işaret etti; “Başarısızlığı kanıtlanmış” yöntemleri tekrarlayarak aynı sonuçları beklemenin mantıklı olmadığını söyledi.

Amerika’daki temaslarında bu mesajı verdiklerini belirten Ertuğruloğlu, muhataplarında bu yeni yaklaşıma karşı direniş gözlemlediklerini, ancak bu direnişin kendilerine geri adım attıramayacağını, hatta kararlılıklarının daha da artacağını kaydetti.

Ertuğruloğlu, VOA'ya yaptığı açıklamada net konuştu. Şöyle dedi:

“Herkesin şunu anlaması lazım; önce çözülmeye çalışıldığı iddia edilen Kıbrıs sorununun ne olduğunu herkesin iyi kavraması lazım. Kıbrıs konusuna yanlış teşhis konarak sonra da bunun çözülmesini talep etmenin boşuna bir gayret olduğunun 60 yıllık tecrübeden sonra ortaya çıkmış olması gerekir. Rumlar'ı Kıbrıs Cumhuriyeti diye tanıdıkları sürece ve Kıbrıs Türk’ünü de sanki işte adına Kıbrıs Cumhuriyeti denen bir Rum devletinin Türk toplumu diye kabul ettikleri sürece bununla bir yere gidilemeyeceğini herkesin bilmesi lazım. Biz iyi niyetle 60 yılımızı bu masalarda boşu boşuna harcadık. 60 yılımızı çaldılar. Rum tarafı devlet, Türk tarafı toplum muamelesi görerek Rum tarafına bizim üzerimizde ambargolar uygulama fırsatı verdiler. Rumlar'ın Kıbrıs konusunu olduğundan yanlış yansıtma propagandalarını cesaretlendiren politikalarla bugünlere gelindi. Görev ve sorumluluklarını yerine getiren tek garantör ülke Türkiye'yi de işgalci ülke diye suçlamaya devam ediyorlar ve bu koşullarda da ‘masaya oturun, toplumlar arası görüşmeler çerçevesinde ve Kıbrıs konusunu iki bölgeli iki toplumlu siyasi eşitliğe dayalı federasyon, federal bir formülle çözün’ diyorlar. Bu artık zekamızla alay eden bir yaklaşım.”

Türkiye'nin güçlü olması şart. Birlik beraberlik iklimi sorunların çözümünde önem arzediyor. İktidarlar, yönetenler değişse de ülke menfaatleri neyse onun ısrarlı takipçisi olunması gerekiyor.