2015 Nisan’ında Mustafa Akıncı rakibi Derviş Eroğlu’nu yenerek bu göreve seçilmişti.

KKTC’ de bu Nisan’da yine aynı yarış için kollar sıvanıyor. Akıncı, tekrar göreve talip. Karşısında kimlerin olacağı daha netleşmedi. Sadece Halkın Partisi (HP) Lideri, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay sosyal medyadan yaptığı açıklamayla aday olacağını ilan etti. Başbakan Ersin Tatar ise adaylığı hakkında henüz kesin bir ifadede bulunmadı.

Bugünü anlamak için dünü bilmek gerekir. O yüzden anlatacaklarıma geçmeden evvel, 2015 seçimlerinde durum nasılmış bir bakalım:

Derviş Eroğlu: yüzde 28,35
Mustafa Akıncı: yüzde 26,8
Kudret Özersay: yüzde 21,25
Sibel Siber: yüzde 22,49
Mustafa Onurer: yüzde 0,39
Mustafa Ulaş: yüzde 0,23
Arif Salih Kırdağ: yüzde 0,49

İlk turda adaylardan hiçbiri yüzde 50 oranını geçemediği için galibi belirlemek ikinci tura kaldı. İlk turda en fazla oyu alan Derviş Eroğlu ile Mustafa Akıncı, 26 Nisan'da final yarışına çıktı. Akıncı, bu turda yüzde 60.4 oranına ulaşırken Dervişoğlu yüzde 39.5’da kaldı. Bu sonuçla Akıncı 5 yıllığına Cumhurbaşkanı oldu.

Mustafa Akıncı KKTC gibi şehit kanlarıyla sulanmış bir toprak için bu vazifeye ‘layık’ birisi mi? Aradan geçen zaman bu sorunun yanıtının ‘hayır’ olduğunu gösterdi. Federasyon heveslisi, TSK’nın Barış Pınarı Harekatı sürecinde 4 gün sessiz kaldıktan sonra iki kelam eden ama onda da skandal ifadeler kullanan bir isim gerçekten de o kutsal toprağa uygun değil. Göğsünü gere gere TSK’nın arkasında duramayan bir siyasetçiye güvenilebilir mi?

Neyse…

Şimdi de bugüne bakalım…

İktidarda Ulusal Birlik Partisi (UBP) ile Halkın Partisi (HP) koalisyonu var. Başbakanı da Ersin Tatar. Bu hükümetten önce dört ortaklı bir yapı vardı. HP oradan ayrıldı ve UBP ile ortaklık yaptı. Bu sayede de mevcut hükümet kuruldu.

Şimdi Nisan’daki seçimler yaklaşırken Akıncı’nın karşısına çıkacak isimler tartışılıyor. Kudret Özersay adaylığını deklare etti. Gözler Ersin Tatar’a çevrildi.

Özersay şehit çocuğu. İyi yetişmiş. Daha önceki iktidarlar zamanında müzakere heyetinde bulunmuş biri. 2015’de ilk turda kaybetti. Şimdi yeniden aday. Beklentisi, Başbakan Tatar’ın aday olmaması ve UBP’nin kendisini desteklemesi.

HP cephesinde; koalisyon kurulurken yapılan görüşmelerde Tatar’ın, Özersay’a ‘Cumhurbaşkanı adayı olmayacağım’ şeklinde söz verdiği dillendiriliyor. Dörtlü koalisyonu bozma nedeninin bu uzlaşı olduğu iddia ediliyor. Hatta daha ileri bir başka iddia ise Tatar-Özersay ikilisinin Ankara’ya da bu minvalde ‘söz verdikleri’ yönünde. Yine ikilinin son Türkiye seyahatine birlikte çıkmalarına dikkat çekilerek Ankara’nın “Özersay’la birlikte gelin” yanıtı verdiği vurgulanıyor.

Bu kulis bilgilerine karşın Özersay’ın ani bir şekilde Cumhurbaşkanlığı adaylığını kamuoyuna duyurması, ortağı ile görüş birliği sağlayamadıklarının göstergesi. Zaten Başbakan Tatar’ın bazı söylemleri de kendisinin aday olacağına yoruluyor.

UBP kaynakları hükümetin büyük ortağı olduklarının altını çiziyor. Doğal olarak da kendi adaylarını çıkaracaklarına işaret ediyor. İsim konusundaysa netlik yok. Top Parti Meclisi’ne atılıyor.

Anlayacağınız yavru vatanda siyaset bölük pörçük. Halbuki “Güçlü Devlet İstikrarlı Hükümet”e ihtiyaç var.

Vefat yıldönümü merhum Denktaş’ın. Rahmetle, minnetle anıyorum. Efsane Lider Denktaş gibisini bulabilmek kolay değil. Ama gerek Başbakan Tatar, gerekse Özersay KKTC’nin tepe görevi için yakışacak isimler.

Başbakan Tatar Barış Pınarı Harekatı sırasında gurur veren şu açıklamayı yapmıştı:

“Biz her zaman Türkiye'nin desteği ile KKTC'yi yaşatıyoruz. Eğer Türk askeri Suriye'de memleketimizin huzuru, bölge barışı için bir harekattaysa, tabii ki Türk ordusunu ve Mehmetçiğimizi buradan duamızla selamlıyoruz. Allah onları her şeyden korusun. Halkın sürekli içindeyim. İnsanlarımızı tanıyorum. Halkımız Türkiye’ye güvenmekte ve Türkiye'nin askeri varlığı ile etkin garantörlüğünden asla geri adım atılmamasını talep etmektedir. Halkımız, Türkiye’nin kendisi için taşıdığı önemin farkındadır.”

Özersay’ın sözleri de etkileyiciydi:

“1960'ta, 1964'te, 1967'de, 1974'te ve fiili müdahalede bulunamadığı zamanlardaysa Bereketçiler aracılığıyla bu ülkedeki varlığımızı sürdürmek için verdiğimiz mücadelede her zaman yanımızda duran hangi ülkedir? Sadece güvenlik açısından değil, ekonomik, siyasi ve diplomatik açıdan yanımızda duran ülke hangisidir? En güçlü tarihi ve duygusal bağımız olan, milli maçlarında aynı heyecanı yaşadığımız, bir doğal afet olduğunda içimiz yanarak an be an gelişmeleri takip ettiğimiz, özetle acısını da heyecanını ve mutluluğunu da her olayda paylaştığımız ülke hangisidir? Teröre karşı mücadelesinde ve bu bölgedeki güvenlik risklerine karşı ortaya koyduğu kararlı tutumda Türkiye'nin yanındayız ve bundan sonra da yanında olacağız.”

Lakin manzaraya bakınca uzlaşma çıkmadığı takdirde ikisinden biri kaybedecek. Akıncı’yla yarışa bölünmüş girilecek. 2015’de olduğu gibi rakip kulvarda çok sayıda aday olması durumunda bu Akıncı için fırsat olacak.

KKTC, ortalığın ateş çemberi olduğu bir dönemde ‘emin olunamayacak’ bir lider tarafından yönetilebilir mi?

İşte bu tehlikeli olasılık gündemdeyken Akıncı’nın karşısında bütün bir yapı oluşturulması gerekiyor. Cephede sağlanacak birliktelikle savaş kolaylıkla kazanılabilir. KKTC’de Cumhurbaşkanlığı görevi ‘vatan nöbeti’dir. Bu nöbeti kimin tutması gerektiğine şüphesiz KKTC’de yaşayan yurttaşlar karar verecek.

Ankara, gelişmeleri yakından izleyip gerekirse ağabeylik yapmalı. KKTC vatandaşları elin gazıyla hareket ederek kendilerini ve ülkeyi ateşe atmamalı. Dışardan gelen tatlı sözler, tilkinin tavuğa kur yapmasından başka ifade taşımaz.

Soru şudur: “Siz Akıncı’nın tekrar kazanmasını ister misiniz?”

Cevabınız ‘istemeyiz’se o zaman oturup gereğini yapacaksınız.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şu değerli cümlelerini hem KKTC hem de Türkiye’deki herkese anımsatarak bitirelim:

“Kahraman Türk ordularının kazandıkları büyük zaferlerde şahsıma düşmüş olan görevleri yapabilmişsem çok mutluyum.”