Tayyip Erdoğan’ı ve AKP’yi yenmek için 2018 yerel seçimlerinde kurulan işbirliği başarılı olunca daha sonra bu birliktelik yeni katılımcılarla 6’lı Masa’ya evrildi.
Masa, aylar süren çalışmalarından ve ortaya konan metinlerden sonra en can alıcı aşamaya yani aday belirleme faslına geçti.
Aday isminin konuşulduğu toplantının, adeta “erkeklerin tek kadın Başkan’a” saldırısıyla geçtiğini toplantı sonrası yapılan açıklamalardan öğrendik.
Millette sıfıra yakın karşılığı olan, belki seçmeninin yarısı da Kılıçdaroğlu’na oy vermeyecek olan Temel Efendi, Meral Akşener’e “Yeter, bıktık sizden” minvalinde çıkışmış. Acaba eşine de evde aynı pehlivanlığı yapabiliyor mudur? Merak ediyorum..
Seçim yenilgilerine rağmen CHP’nin başında kalma mahareti takdire şayan olan Kılıçdaroğlu’nun, ayağa da kalkarak hiddetli şekilde Akşener’e çıkıştığını da öğrendik.
Daha önce kararları oy birliği ile alacaklarını açıklayan büyük! liderler birden bire hafıza kaybı yaşamışlar ve bu hususu unutuvermişler.
Akşener’i son dakika golü için köşeye sıkıştırdıklarını sanan Masa’nın 1 büyük 4 küçüğü, Meral Hanım’ın resti üzerine nasıl bir ruh hali içindedirler bilemiyorum.
Kılıçdaroğlu’na sormak lazım 1 gramla, 1 kilo aynı ağırlıkta olabilir mi?
Milletten alınamayacak vekillik, bakanlıklar bu küçük partilere dağıtılacak. Hesaplar ve yansıyan bilgiler böyle. Ne için? Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı adayı olsun diye. Peki Kılıçdaroğlu’nun buna hakkı var mı? Üstelik küçükler listelerde yer aldıktan sonra Kılıçdaroğlu seçilmiş seçilmemiş çok da umurlarında olmayacaktır.
Kılıçdaroğlu ve yanında kalan 4 Başkan anlaşılıyor ki şirketi kurmuşlar. Akşener’i “planlarını bozan” olarak görmüşler.
Akşener, “anket yapalım, milletin iradesine danışalım, öyle aday belirleyelim” dedikten sonra Ahmet Davutoğlu, “Bizim irademiz ne olacak?” diye itiraz etmiş. “Millet oy vermedikten sonra sizin iradenizi kim takar ki..” dememiş Meral Hanım.
Akşener, seçmenin, milletin desteklediği, kazanma olasılığı en güçlü isimlerin aday yapılmasında ısrarlı. Kılıçdaroğlu ve yanındakiler ise “Aman canım ne gerek var buna. Biz belirleriz millette oy verir” havasında. İyi de sizin belirlediğiniz halktan oy alamayacak, kazanamayacak. O zaman ne olacak? Kaybettikten sonra mızmızlanmanın anlamı olur mu?
Kılıçdaroğlu’nun siyasi serüveninde yığınla tecrübe var. Ders almış mı? Hayır. 2014’de Yılmaz Büyükerşen’i aday gösterse kazanacaktı ama yapmadı. Bu örneği vekil seçimlerinde, Belediye Başkanı tercihlerinde de görmek mümkün. İnsanın aklına türlü soru işaretleri geliyor. “Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ı kazandırma aparatı mı acaba?” onlardan biri.
Bugün 5 kişilik masa toplanıyor. Eğer Kılıçdaroğlu’nun başına saksı filan düşmezse gidişat ümit vermiyor. Masanın küçükleri ellerini, avuçlarını ovuşturarak bekliyorlardır muhtemelen toplantıyı. Düşünsenize millette karşılığın yok ama Kılıçdaroğlu’nda var. Al sana bir Cumhurbaşkanı Yardımcılığı, al sana şu kadar milletvekilliği. Yetmedi şu bürokratlar da bonusu.. İnanın insanın anlayabilmesi zor.
Aslında Akşener’in resti Kılıçdaroğlu’nun eline de altın bir fırsat verdi. “Öküz öldü ortaklık bozuldu” misali “Arkadaşlar buraya kadar.. Masa dağıldı yeniden hesap zamanı” diyebilirdi.. Kendilerine hayrı olmayan ağırlıkları atarak İYİ Parti ile tekrar irtibata geçebilir, seçimi kazanması muhtemel birinin adaylığına “evet” diyebilirdi. O birliktelik de ülkeyi rahatlatabilirdi. Bu ihtimal 4 küçüğün uykularını kaçırmıştır kanaatimce.
Masa’nın gerilim dolu toplantısından sonra Akşener’in yaptığı sert açıklama ile kopan ipler doğal olarak muhalefete bel bağlayan seçmenleri de derinden sarstı. Her iki tarafta da karşılıklı tepkiler çığ gibi yağdı. At gözlüğü ile meseleye bakarsanız kendinize göre haklı gerekçeler yansıtabilirsiniz. AKP’nin bağnazları kadar CHP’deki bağnazların varlığı da vakıa. Medyada da bu sıkça karşımıza çıkıyor. Kimse mantıklı hesap yapmıyor. İşe sağ-sol penceresinden bakanlar ağırlıkta. Doğruyu söylemeye, anlatmaya çalışanların ise vay haline..
Eğer Kılıçdaroğlu yanlış yaptığını anlarsa, hatasından dönerse, milletin tercih ettiği biri aday gösterilirse işler kolaylaşacaktır.
Tabi çoklu adayla yarış noktasında, İYİ Parti’nin tavrı, göstereceği aday da önemli. İddialı bir aday çıkarsa işin rengi değişebilir. Aksi halde şimdiden muhalefete ‘geçmiş olsun’ denilebilir.
Muhtemelen Erdoğan-Kılıçdaroğlu yarışı olursa Tayyip Bey seçim kampanyası bile yapmayacaktır. Seçim için alacakları hazine yardımını depremzedelere bağışladıklarını da açıklarsalar şaşırmamalı..
Bilmem anlatabildim mi?