İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ‘ahmak davası’ diye bilinen yargılamadan 2 yıl 7 ay 15 gün ceza verildi. Mahkeme, siyasi yasak da içeren TCK’nın 53. Maddesi’nin uygulanmasını da kararlaştırdı.

14 Aralık’taki duruşmada açıklanan karar sadece Türkiye’de değil uluslararası alanda da fırtına kopmasına yol açtı. Tepkiler peş peşe geldi.

İç siyasette en çok tartışılan hususların başında Meral Akşener- Ekrem İmamoğlu birlikteliği yer aldı.

Karar sonrası ortaya çıkan manzara bazı soruların yanıtlarının aranmasına yol açtı.

Siz değerli okurlarımın kafasında soru işareti bırakmayacak şekilde detaylarıyla olan biteni aktarmaya çalışacağım.

Başlayalım…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun duruşma günü Almanya’da olması eleştirildi. Kanaatimce haklı bir tepki. Aldığım bilgiye göre Kılıçdaroğlu seyahate çıkmadan önce İmamoğlu’nu aradı. İmamoğlu da kararın çıkmasını beklemediklerini belirterek, “Programınızı kesmeyin” mesajı verdi. Bunun üzerine de Kılıçdaroğlu yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi. Daha sonra tersi gelişmeler olunca da apar topar yurda döndü Kılıçdaroğlu.

Öyleydi böyleydi.. Farklı yorumlar yapılabilir ama bence lider dediğin basiretli olmalıdır. Kılıçdaroğlu öngöremedi ve sınıfta kaldı.

İmamoğlu duruşma devam ettiği sırada, “16 milyon İstanbullu’nun evi Saraçhane’dir. İstanbul ve Türkiye, iradesine daha önce nasıl sahip çıktıysa bugün de çıkacaktır. Karar ne olursa olsun, kâh sevincimizi kâh irademizi göstermek adına herkesi saat 16.00’da Saraçhane’ye davet ediyorum” mesajını paylaştı. İnsanlar Saraçhane’ye akın etti.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de makam aracından bir fotoğrafıyla, “Ankara’dan yola çıktım, Saraçhane’de görüşürüz” paylaşımı yaptı. Akşener’i belediye binasında İmamoğlu karşıladı ve makamına çıkardı.

Makamda gergin şekilde karar beklendi. Ceza verildiği öğrenilince yüzler gerildi. Yani kararın duyulduğu ilk anlarda suratlar asıktı, sevinme söz konusu değildi. Odadaki hukukçular karamsar yorumlar yaptılar, 'hapis, siyasi yasak' denildi. Bu sırada devreye DP Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt Girdi. Ve, “Kamu görevlisinin kamu görevlisine hakareti üst mahkemelere gider” dedi. Zira Enginyurt benzer süreci kamuoyunun ‘Töre Davası’ olarak bildiği Sadi Somuncuoğlu’na saldırı olayında  yaşamıştı. 20 ay ceza alan Enginyurt hapis de yatmıştı.

Hukukçular Enginyurt’un iddiası üzerine tekrar konuyla ilgilendiler ve “Cemal Bey haklı” dediler. Bunun üzerine asık suratlar bir anda gülmeye başladı. Akşener de bunun üzerine kalkıp İmamoğlu’na sarıldı. Tartışılan ‘sevindirik oldular’ hususunun perde arkası böyle.

Gelelim Akşener’e…

Akşener, İstanbul’a hareket etmekle birlikte bir dizi telefon görüşmesi de gerçekleştirdi. Kimi aradı? Kemal Kılıçdaroğlu dışında diğer liderleri. Yani Uysal, Davutoğlu, Babacan, Karamollaoğlu’nu. Onları İmamoğlu’na destek için yola çıktığı hususunda bilgilendirdi.

Bir de iddia var. O iddiaya göre İYİ Partililere, gece mesaj atılarak saat 16’da Saraçhane'de miting olduğu bilgisi verilmiş. Bu doğruysa ortaya “önceden gelişmeleri bilme veya haber alma” durumunu çıkarıyor ve çarpıcı.

Duruşma günü Akşener ve İmamoğlu Saraçhane’de toplanan vatandaşlara seslendi. Akşener, “Bu şarkı burada bitmez” dedi. Acaba orada bulunan CHP ve DP Genel Başkan Yardımcıları Cemal Enginyurt ve Erdoğan Toprak da konuşsa daha doğru olmaz mıydı? Bu hususu açıklığa kavuşturacak olan Akşener ve İmamoğlu’dur doğal olarak.

İlk gün yaşananların Kılıçdaroğlu’nu da ona destek veren CHP yöneticilerini de rahatsız ettiği açıktı. İlk gün golünü ertesi gün yapılan mitingle telafi etmeye çalıştı. İkinci gün mitingiyle muhalefet blokunu dağıtma amacı taşıdığı savunulan operasyona karşı 'birlikteyiz' mesajı verildi.

Bunlar kulis bilgileri..

Şimdi olayın operasyon bölümüne geçelim.

Ankara’da ezici bir çoğunluk gelişmeyi ‘siyasi operasyon’ olarak değerlendiriyor. Yani  'AKP operasyonu' deniliyor.

Peki hal böyleyse AKP’nin bu ‘ahmak davası’ operasyonuyla ulaşmak istediği amaç ne?

Soruya, “Masayı Dağıtmak (MD)” yanıtı veriliyor.

“Peki başarılı oldu mu?” dediğimde “olmadı” diyenler gibi aksini söyleyenler de var. Planın tutmadığını belirtenler “Masa’nın dağılmadığına” işaret ederken, aksini ifade edenler, “ortaklar arasında beliren soğukluğa” vurgu yapıyorlar. Bu eksende yorumlanınca operasyonun amacına ulaşıp ulaşmadığını zamanın göstereceğini anlıyoruz. Yani aday sürecinin neticesini beklememiz gerekiyor.

Kılıçdaroğlu’nun gazetecilerle buluşmasında Akşener’e giden “İçişlerimize karışma” mesajı dikkat çekici bulunuyor.

Tabi ortada şöyle bir durum da var. Dava ile İmamoğlu Kılıçdaroğlu’nun önünden çekilmiş de oluyor. Başka ifadeyle Kılıçdaroğlu’nun önündeki engel temizlenmiş de oluyor. Çünkü dava süreci netleşmediği takdirde İmamoğlu’nun adaylığı zor. Acaba, "Kılıçdaroğlu’da operasyonun bir parçası mı?” diye soranlar da var. CHP’lilerden Kılıçdaroğlu’nun muhaliflerini nasıl bir bir öğüttüğünü çok dinleyen biri olarak kayda değer bir iddia olarak baktığımı belirtmeliyim.

Bu halde Kılıçdaroğlu’nun önünde engel olarak Akşener ve İYİ Parti kalıyor. Peki Kılıçdaroğlu bu engelleri aşabilir mi? Benim gözlemim “çok zor” şeklinde. Yani Kemal Bey kendi adaylığında diretirse Masa’da sadece ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ mutabakatı kalır. Cumhurbaşkanı seçimi yarışında da herkes kendi adayını çıkarır. Kemal Bey Akşener’i razı etse dahi İYİ Parti’den vize alması mümkün görünmüyor.

Çoklu aday formülü gerçekleşirse o zaman da ‘MD’ operasyonu amacına ulaşmış sayılacak.

Yukarılarda, cumhurbaşkanı adayının kim olacağına yönelik fırtınalar kopuyor. Koltukları için ülkeyi ateşe atmaya meyilli vicdansızlar da var. Halbuki demokrasi kültürü uzlaşmayı gerektirir. Çok donanımlı ve kazanabilecek isimler var. Onların başında İlhan Kesici geliyor. Masadakilerin de halkın da benimseyeceği biri İlhan Bey..

Eğer Meclis’teki bütçe konuşmasını izlemeyenleriniz varsa tavsiye ederim hemen seyredin. Hasret kaldığımız ‘Devlet Adamı’ profilinin harika bir yansımasını göreceksiniz orada. Hakaret etmeden eleştirmeyi, bilgiyi, görgüyü, nezaketi gözlemleyeceksiniz. Cumhurbaşkanlığı makamını ancak böyle nitelikli isimlerin dolduracağını anlayacaksınız.

Memleket popülist yöneticilerden çok çekti.

Artık bu gidiş değişir umarım…