Muhalefet seçimi kaybetti. Bunun sorumluluğunu alarak evine dönen lider yok. Ne acı...

İktidar seçim sonrası sümen altına attığı ekonomik sorunları daha fazla saklayamadı. Zamlar yağmur gibi geldi. Vatandaş adeta isyan ediyor. Duyan yok. Devlet Bahçeli bile dayanamayıp ortağına "emeklilere de 8 bin 77 lira seyyanen zam yapın" dedi ama muhtemelen kasa boş olduğu için Bahçeli'nin isteği yerine getirilemedi.

Asıl olan millet 7 bin 500 lira, 11 bin lira gibi maaşlarla yokluk içinde kıvranırken, vekili dediklerimizin 100 bin, 150 bin lira gibi maaşlar almaları izaha muhtaç. 'Ne zamandan beri vekili asılından daha değerli oldu?' diye sorarsak bunun yeni bir durum olmadığını da anımsarız. Millet hakkına, hukukuna sahip çıkmadığı sürece bundan öncekilerde olduğu gibi, AKP iktidarı da açıkça görüldüğü gibi vatandaşın üzerinden silindir gibi geçmeye, kendi yanlışlarının bedelini millete ödetmeye devam edecek. Bence bu milletin kendi başına becerebileceği iş değil. İlla ki devletin el atması gereken bir husus..

Muhalefetteki belirsizlik iktidarın işine geliyor. Bu bir gerçek. Hatta karşı taraftaki tartışmaları körüklüyorlar. Anlaşılabilir durum. Halbuki muhalefetin gereğini yaparak iktidara bu imkanı vermemesi aklın yolu.

Ekrem İmamoğlu AKP cephesinin çekindiği bir isim. Bu nedenle yargı engelleriyle de karşı karşıya. İmamoğlu'nun iktidarla mücadelesinin yanında kendi partisindeki bir kesimle de kavgası var. Kemal Kılıçdaroğlu'da bu kavgada İmamoğlu'nun karşısındaki cephede. İnsan "Baba oğluna böyle mi yapar?" demekten geri duramıyor.

Cumhurbaşkanı seçimi öncesi Kılıçdaroğlu'nun değil İmamoğlu'nun aday olmasının daha akla ve realiteye uygun olduğunu savunanlar haklı çıktı. Seçim kaybedildi. Buna rağmen Kemal Bey'in koltukta oturmaya devam etmesi tez konusu yapılabilir. Kemal Bey, Tayyip Erdoğan'ı yenemiyor ama CHP içinde biçmediği adam kalmadı. Gücü kendi partisindekilere yetiyor. Yalnız burada da göze çarpan ayrıntı; kesilen, biçilen, atılan isimlerin Atatürkçü yapıları. Bana göre bu ayıp bile CHP'lilere yeter.

Seçim sonuçlarıyla hedef olan Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamalarla da kendini yedi bitirdi. Ümit Özdağ'la yapılan protokolü herkesten saklaması, partilileri boşa düşürmesi cıngar çıkardı. Kendisine bunun hesabını soran partililere de, "Çalışsaydınız beni o protokolü yapmaya mecbur bırakmasaydınız" diye savunmada bulunmuş.

Kapalı toplantıda söylediği belirtilen, 'Temiz birini getirin bırakayım' sözleri başlı başına skandal. Kemal Bey, CHP'de kendisinden başka temiz birinin olmadığını deklare ediyor bu ifadesiyle. CHP'lilerin ateş püskürmesi gereken bir durum. Bu lafı eden biri bence lider olamaz. Kılıçdaroğlu'nun neden sürekli kaybettiğini işaret eden önemli bir göstergedir bu sözler.

MHP Lideri Devlet Bahçeli zaman zaman iki laf eder ve ortalığı kırar geçirir. 2002 seçimleri öncesi yaylada yaptığı erken seçim açıklaması mesela...

2023 Cumhurbaşkanı seçimi öncesi yaptığı "Benim adayım sınıf arkadaşım (Kılıçdaroğlu)" beyanı. Bu iki açıklamadaki ana faktör Bahçeli'nin iki isteğinin de gerçekleşmesi muhakkak.

Devlet Bey'in yeni bombası Özgür Özel oldu. "Eğer sınıf arkadaşım devam etmeyecekse Ekrem'e karşı Özgür Özel derim" çıkışıyla yine yapacağını yaptı. Bu sözleri herkes kendince yorumlayabilir. Bana göre, Devlet Bey, Kılıçdaroğlu'nun bırakacağı mesajını paylaştı kamuoyuyla. Diğer mesajı da İmamoğlu'na karşı olduğuydu. O nedenle tercihinin Özgür Özel olduğunu deklare etti. Her dediği tutan Devlet Bey'in bu sözlerinin akıbetini şimdiden merak ediyorum.

Perşembe günü Fatih Erboz'la Meclis'e uğradık. CHP Grubu'na çıktık. Kılıçdaroğlu milletvekilleriyle görüşüyordu. Özgür Özel'de yoğundu. Koridorda karşılaşınca muzip bir ifadeyle, "hayırlı olsun" dedim. Kafası meşguldü "sağol" dedi. "Devlet Bey sizi seçti" deyince durumu anladı. Gülerek, "hayırlı olur mu bakalım.." dedi. Ardından Bahçeli'nin Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adayı olmasını istediğini ve bunun gerçekleştiğini hatırlattım. Özgür Bey, "Onun dedikleri çıkıyor" diye tasdik etti. 

Özgür Bey'den ayrılıp Nöbetçi Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır'a uğradık. Fatih Erboz'un haberinden o sohbettekileri okuyabilirsiniz. 

Daha sonra İYİ Parti Grup Başkanvekili Musavvat Dervişoğlu'na misafir olduk. Musavvat Bey'le uzun bir sohbet gerçekleştirdik ama haber yapılmamak kaydıyla olduğu için sizlerle paylaşamıyoruz. Donanımlı biri ve anlattıklarından istifade ettik. Musavvat Bey'e misafirperverliği için teşekkür etmesem olmaz. 

Siyasetten, iş adamlarından maaş alan, beslenen, kalemlerini de ona göre şekillendiren gazetecilerin tartışıldığı bu atmosferde, alayına eyvallahı olmayan biri olarak rahat ve özgürce yazmak öyle güzel ki...