Sporu severim. Gençliğimde futbolun içinde oldum. Sonrasında da iyi bir izleyici ve gözlemciyim.

Türkiye'nin 4 büyük kulübü var ve şampiyonluklara ambargo koymuşlar. Onların dışında araya Bursaspor bir kez girmiş.

Büyükler kendi aralarında çekişip, kavga ederler. Her alanda güçlü oldukları için sesleri de gür çıkar. Halbuki iş 'Anadolu takımları' diye tarif ettiğimiz 4'ün dışında kalan kulüplere yapılan haksızlıklara geldiğinde fazla nakis bulmaz.

Gençliğimde Fenerbahçeli'ydim. Oldukça da fanatiktim. Avrupa kupası maçında Sigma Olomouc takımından 7 gol yedikleri günden beri tutmayı bıraktım. Şimdi iyi oynayanları ve hepsinden önemlisi Avrupa'da yüzümüzü ağartanları seviyorum.

Galatasaray Avrupa'da kupa kazanan tek takımımız ve o gururu unutmam mümkün değil. Kupayla TBMM'ye geldiklerinde Fatih Terim'i özellikle tebrik etmiştim. Merhum Başbakanımız Mesut Yılmaz'da iyi bir Galatasaray taraftarıydı.

Ankaragücü'ne sempatim var, kümede kalmasını arzu ediyorum. Galatasaray deplasmanda kaybetti. Ankaragücü için çok değerli bir üç puan. Lakin sadece bu maç özelinde söylemiyorum; herhangi bir müsabakada hakem kararları, başka bir ifadeyle 'saha dışı' faktörler futbola ve skora gölge düşürmemeli. Bu maçta hakemin ve VAR'daki Cüneyt Çakır'ın tutumu gerçekten evlere şenlik bir durum. 

O yüzden de Abdurrahim Albayrak 'yeter artık' diye başlayıp 'adalet istiyruz' diye isyan etti.

O yüzden deneyimli hakemler ve yorumcular hakemlerin kararlarının yanlış olduğunu belirtti.

O nedenle Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz Ankaragücü maçının orta hakemi Halil Umut Meler ve VAR hakemi Cüneyt Çakır'ı suçladı.

Cengiz'e kulak verelim:

* Yapılacak çifte standartlar insanı korkutuyor. Bir insanın adalet duygusu şaşarsa, o olay bitmiştir. Adalet her şeyin temelidir. Maalesef VAR'daki görmeyen, kör gözler... Mostafa Mohamed'in kırmızı kartı utanç vesilesidir. Eve gitsin baksın, adam görmüyor bile...

'* 'Penaltı pozisyonunu da konuştum bu işin 1 numaralarıyla. Onlar görmemiş. Elini gösterdi hakem. Vücuttan top ele gelirse kurallara göre o penaltı değil. Faul işareti yapmadı. Acı olan, VAR hiç devreye girmedi. Mohamed pozisyonunda da girmedi.'

* 'Ey Serdar Tatlı! Sen bunları izliyorsun, ben senin bundan mutlu olduğunu zannetmiyorum. Zaten mutlu olduğunu hissedersem bir saniye orada durma. Ben sadece Galatasaray için değil, bizim lehimize de hata yapılsa müthiş rahatsız oluyorum.

Ankara siyasi entrikalara alışıktır lakin futbolda böyle değildir. Bu maçta Galatasaray'a tuzak kurulduğu, sabotaj yapıldığı ortada. 

Futbolda kir vardı ama bu denli değildi. Her geçen yıl daha da beter şeylere tanık oluyor, adaletten uzaklaşıyoruz. Sadece Türkiye'de değil dünyada da kötü gidiş var. Oralarda da haksızlıklar oluyor. Ama bizdeki gibi değil...

Yanlışların sorumlusu TFF'dir. Çünkü futbolun sorumlusu orası. Başındaki kişi eski Fenerbahçeli Nihat Özdemir. Diğer sorumlu MHK Başkanı Serdar Tatlı..

Ortada bir kasıt varsa ceza da olmalı. Bir hakem çıkıp koca bir takımın ve taraftarlarının emeğini çöpe atamaz, harcayamaz. Kulüp Başkanlığı da yaptığım için haksızlığa uğramanın, hakemlerin kara listelerinde olmanın ne demek olduğunu iyi bilirim. Allah düşürmesin...

Düşünün alın terinizle kazanmak istediğiniz şey yankesiciler tarafından gasp ediliyor! Katlanabilir misiniz? Eminim kimse buna tahammül edemez.

Büyük kulüplerin lobileri olur. Ama o lobiler de bir yere kadar inisiyatif kullanabilirler. Sınır aşılırsa 'gaspa' girer. Ortada gasp olunca da olayların nereye gideceği kestirilemez. 

Aslında şikayet eden büyükler bu sayede Anadolu takımlarına yapılan haksızlıklar için de günah çıkarsalar fena olmaz. Futbolda veya diğer branşlarda öncelikle yönetenler ve idareciler 'hak eden kazansın' temelinde bir vizyona sahip olmalıdır. Aksi halde ortaya bugünkü şikayetler çıkıyor.

Diyeceğim o ki, ne TFF ne lobiler, ne güç sahipleri 'şampiyon tayin etmeye' kalkmazlarsa hepimiz rahat eder, keyif alırız.