Aslında yazıp yazmama konusunda kararsızdım. Ta ki gece İstanbul’da 24 yaşındaki çocuğumuz Ramazan Şahin bıçaklanıp yaşamını yitirinceye kadar…

Konu Suriyeliler, Araplar…

Türkiye modern bir ülke. Ama Suriye savaşından sonra aynı şeyi söylemekte tereddüt ediyorum. Mahallelere bakıyorum, sokaklara, tabelalara da. Bir de parklara…

Tanık olduğum bir park anekdotu paylaşayım. Dikmen Parkı, Pazar akşam saatleri. Hanımla yürüdük sonra da bir bankta oturduk. Yan tarafa 3 erkek 2 kadın Suriyeli geldi. Menülerini de yanlarında getirmişler; çekirdek, bisküvi vs.

Adamlar öyle gırgır, makara ki; sanırsınız ki savaş onların ülkesinde değil ve ölenler onların yurttaşları hiç değil. Hani gırgırdan keyif alırsınız ya bunlarınki öyle de değil. İrite edici hatta kusura bakmayın tiksindirici olarak nitelendirilecek cinsten. Utanma yok  anlayacağınız.

Araştırmalar, analizler yapılmıştı. Raporlar yazılmıştı. Bu grupların ilerleyen dönemde güvenlik riski oluşturacağı belirtilmişti. Şimdi daha iyi anlaşılıyor. Dün gece gencecik bir yavrumuz canından oldu bunlar yüzünden.

Suriye’de verdiğimiz şehitleri saymıyoruz. Güvenlik güçlerimizin Suriye’de çektiği çileleri de. Bir de 80 milyona bunlar yüzünden ödetilen 30 milyar dolarlık faturayı da. Tabi bundan sonra oluşacak fatura bu rakamın dışında.

Hani “Bizim çocuklarımız ölüyor, onların çocukları sahillerde, parklarda geziyor. Bu da yetmezmiş gibi kızlarımıza laf atıyorlar. Gitsin ülkelerini korusunlar” diyorlar ya…

Artık hak veriyorum bunları söyleyenlere.

Şunlara bakın, terbiyesizliklerine, cüretlerine bakın…

Tam bir dağdan gelip bağdakini kovma hali.

İstanbul Sultangazi'de kızlara laf atıyorlar. Kim onlar? Suriye ve Afgan uyruklu kişiler.

Mahalleli bu durumu sineye çekecek değil. Onlar da müdahale ediyor. Kavga esnasında Ramazan Şahin (24) bıçaklanıyor ve yaşamını yitiriyor. Sonra polis devreye giriyor, kalabalığı dağıtıyor. İnsan “Kalabalığa dokunmak yerine terbiyesizliği yapan, bıçak çekip öldüren Arapları alıp gitsenize” demeden duramıyor. Mahalle sakinleri, şikayet etmelerine karşın bir şey yapılmadığını da söylüyor. Neyse öğreniyoruz ki onları da kamyonete koyup götürmüşler.

Bu olayın sorumlularından ağır şekilde hesap sorulması gerekiyor. Ramazan’ın canına kıyanı hapse, diğerlerini ülkelerine göndermek gibi…

Öldürülen Ramazan Şahin’in dayısı Salih Arslan’ın anlattıkları çok anlamlı bir özet. Bakın neler diyor:

“23.00 sıralarında Afgan ve Suriyelilerin mahalledeki kızlara laf atması sonucu meydana geliyor. Ramazan Şahin benim yeğenim. Gürültüye aşağı iniyor, mahalledeki gençlerle Suriyeli ve Afganlılarla kavga ediyorlar. Aşağı yukarı 50 - 60 Suriyeli ve Afganlı mahalledeki gençlerle kavga ediyorlar. Bunlardan birinin bıçaklaması sonucu Ramazan hayatını kaybediyor.

Özellikle İsmetpaşa mahallesinde bu tür vakalar sürekli yaşanıyor. 3-5 kuruş fazla para için evlerine Afgan ve Suriyeli insanları dolduranları şiddetle kınıyoruz. Yarın cenazeden sonra da protestolarımızı en demokratik şekilde yapacağız. Bu acıyı yaşıyoruz, bize bu acıyı yaşatanları mahallemizde barındırmayacağız. Bu olaylar sürekli oluyor şikayet etmemize rağmen maalesef kimse müdahale etmiyor. Pazar günleri ailemizle parklara gidip oturamıyoruz. 20-30 kişilik gruplar halinde oluyorlar, geldiğinizde sanki bir Arp ülkesinde kendinizi buluyorsunuz. Gencecik yeğenimin kalbine bıçak sapladılar. Vuranların yanında kâr kalıyor, çünkü bu insanların kayıtları bile yok.”

Bugün tedbir alınmazsa yarın bu çaptaki olaylara dahi şükreder hale gelebiliriz.

Benden söylemesi…