NE  BEKLENIRDI...

Mağusa Türk Gücü-Nea Salamina  (MTG-NS) , Mağusanın  iki güzide takımı, dün, Pilede , bir, "dostluk maçına"  çıktılar, oynadılar, 1-1 berabere kaldılar.  

Olaya, Rum medyası da, Kıbrıs Türk medyası da geniş yer verdi. Bizim medyamız, bu konuda da bölündü..Kimileri alkış tuttu, beyendi, kimileri  eleştirdi..

Futbola ve gazeteciliğe  uzun yıllarını vermiş, bir kişi, hakem ve gazeteci olarak bu gelişmeyi yorumlamaya çalılacağım :  
Önce, bu karşılaşmayı organize edenler  ne düşünüyor, ne bekliyordu ?  Olayı, güney komşularımızın  istismar ederek, siyasi çıkar sağlamaya çalışacağı  bilinmiyor muydu ?  Onlar, istediklerini elde ettiler. Biz ne yaptık, ne kazandık ?  BM Barış gücü güvenlik sağlayamam demiş..Bunca yıl nerede, hangi  durumda  neyi sağladılar ki..!!  

BRTK nın canlı yapma girişimi de ayrı bir alem..O kadar , çok daha önemli olayları, gelişmeleri , canlı yayınlamayan BRTK bundan ne bekliyordu ?  Kıbrıstakı siyasi  durum ve  gergin ilişkiler sürerken , müzakere masasında bir arpa boyu mesafe kaydedilmezken, sahalarda mı  yakınlaşma, dostluk ve barış sağlanacaktı ? 

Cumhurbaşkanımız , olayı izlemeye gitmemiş. İyi de yapmış..Ama, Lefkoşada, iki  tarafta da yapılsaydı giderdim, demiş...Eşitlikten dem vurmuş.. 
Bu vesile ile  bir olayı  hatırlatacağım..KTFFedrasyonunu tanımayan Rum idaresi, yıllardır bu katı pozisyonunu sürdürürken.  Bir gün, Omonyacı  olduklarını söyleyen iki Rum  beni buldu ve , Apoel-Omonya kritik maçını gidip yönetmeyi kabul eder miyim diye sordu..Ben, bizim federasyonumuz var, izin verirse gelirim dedim..Durumu, rahmetlik Ahmet Sami Topcan-Federasyon başkanımıza aktardım. 

Aynen, "OLMAZ AĞAM ÖYLE ŞEY. HEM BİZİ TANIMAZLAR HEM DE  BİZE BAĞLI HAKEMİMİZİN MAÇLARINI YÖNETMESİNİ İSTERLER. EVVELA BİZİ TANISINLAR, ONDAN SONRA KENDİLERİ İLE MAÇLARA DA  ÇIKARIZ, HAKEMLERİMİZİ DE GÖREVLENDİRİRİZ"  DEMİŞTİ.  

1955-58 kIBRIS ÇATIŞMALARINDAN ÖNCE, FAİK MÜFTÜZADE, MEHMET FİKRİ, ALİ SITKI, CAMPOLAT, ŞEKERCİ DERVİŞ   hatta Sami bey de zamanın  maçlarında hakemlik yapmışlardı...

Diyeceğim  odur ki, spor genelde, futbol, vs...dostluklara kapı açar.. bİR ZAMANLAR KOSKOCA KOMUNİST çİN  İLE  DÜNYA  DEVLETLERİ MASA TENİSİ KARŞILAŞMALARI İLE YAKINLAŞMA SAĞLAMIŞTI.

Bizim, buralarda da ortam ve koşullar müsait olsaydı, sportif karşılaşmalara  EVET derdim seve seve..

Bizim , aşırı milliyetcilerimiz, fanatiklerimiz böylesi yakınlaşmaya şiddetle karşıdır..Vee, bu ,son olayda da , hem organize edenleri hem de katılanları kınadırlar, eleştirdiler .. 
Kınananlar ve eleştirilenenler de ne derler , bir bakalım.. "Bizler savaştık, göçlere, ambargolara maruz kaldık..

Düşmanlarımızla, değil spor, ne ticaret ne turizim ne de .....  ..istemeyiz mi diyerek karşı çıkalım. Baksanıza, yunanistan İç anadoluya kadar girip öldürdü, yaktı yıktı...

Hala, Ege de, Trakya da, Kıbrıs ta  sorunlar yaşayan  Türkiye, Yunanistanla- hatta Kıbrıs Cumhuriyeti ile- her türlü, futbol, voleybol, atletizm vs.  müsabakalarda yer almıyor mu ?  Onlara , neden durunuz, yapmayınız, hain olursunuz demezler da , bizi hainlikle, davayı zayıflatmakla suçlarlar ..?  

Ben de soruyorum , Türkiye, Yunanistan ile siyasi, ekonomik vs..sıkıntılar gerginlikler yaşıyorsa, sportif temasları  sürdürmeye veya kesmeye mecbur mu ?  Değildir..
Kıbrıs Türkleri, benzeri temaslar yaparsa, hain mi olurlar?

Eğri oturup, doğru konuşalım...Yerine, zamanına ve koşullara göre  hareket etmek en çıkarcı ve olumlu yol olur kanaatindeyim ve çekinmeden söylerim. Keşke, federasyonlarımız, kulüplerimiz  tanınsa da  bizim gençlerimiz, sporcularımız da  spor etkinliklerinde dünya ile kuçaklaşsa..

Kısacası, Rum, bu olayı da istismar etmese, siyasi çıkar sağlamaya kalkışmasa, samimi, iyi niyetli davransaydı, ben de   alkış tutanlar arasında yerimi alırdım.

Diyalog gazetesinin atmış olduğu manşate katılırım.. Tam  bir fiyasko,  bizim açımızdan da  olumsuz.