BATMAN’A PETRO-KİMYA SANAYİ NEDEN KURULMASIN?

Bölgesel kalkınma politikaları ve bu kapsamda yürütülen projeler, bölgesel gelişmişlik farkının fazla olduğu ülkemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Türkiye’de bölgesel dengesizliklerin azaltılması, bölgelerarası gelişmişlik farklarının dengeli bir yapıya kavuşturulması ve bölgesel/yerel kalkınmanın gerçekleştirilmesi amacıyla, dünyadaki çeşitli uygulamalarına kıyasla, çok uzun bir geçmişi ve etkinliği olmasa da bölgesel planlar hazırlanmakta ve uygulanmaktadır.

Bu bağlamda Türkiye’de bölge kavramının ve bölgesel politikaların gelişmesi, dönemsel değişiklikler içermektedir. Fakat tüm bu dönem sürecinde bölgesel politikalar politik ve siyasi gayelerle hazırlanmış, bölgelerin kalkındırılması ve etkinlik amacı geri plana itilmiştir. Zira elli yıla yakın bir geçmişi olan bölgesel planlama deneyimleri; bölgelerde var olan paydaşların istekleri doğrultusunda yani halktan (tabandan) başlayan bir politika değil de, bürokratlardan (tavandan) başlayıp tabana sunulan bir politika özelliği gösterir. Böylece bu politikalar bölgelerin potansiyellerine has ve bölgelere özgü bir kalkınma stratejisi sunmaktan ziyade, genel anlamda ülkenin her tarafında uygulanmak istenen genel perspektifli politikalar olmuştur.

Süreç içerisinde bölgelerarası gelişmişlik farklılıklarının giderilmesi amacına yönelik politikalar oluşturulup çeşitli kalkınma araçları kullanılmıştır. Fakat bu politikalar sonucunda amaçlanan bölgelerarası gelişmişlik farkının giderilmesi hedefi tutturulamamış veya öngörülen hedeflere tam olarak ulaşılamamıştır. Bununla birlikte zaten var olan bölgesel farklar giderek derinleşmiştir.

Türkiye’deki bölgesel kalkınma politikaları ve uygulamalarında (planlar, projeler vb) toplumsal kalkınma yaklaşımı dışında yerel halkın katılımına pek yer verilmemiştir. Politikalar ve uygulamalar merkezden, yerel veya bölgesel katılım olmaksızın oluşturulmuş, planlanmış ve uygulanmış; kırsal alandaki tüm paydaşların kırsal kalkınma sürecine katılımını sağlayacak bir yöntem izlenmemiştir. Böylece bu uygulamalar göstermiştir ki; yerel halkın katılımını dışlayan ve merkezi karar organları tarafından belirlenen politika, plan ve uygulamalarda başarı sağlanamamıştır.

Tüm bu olumsuzluklardan dolayı özellikle 2000’li yıllardan itibaren Sekizinci ve Dokuzuncu Kalkınma Planlarında da vurgulandığı üzere Avrupa Birliği ile işbirliği doğrultusunda Bölgesel Kalkınma Programları uygulanmaya başlanmış ve birçok bölgede bölgesel kalkınma ajanslarının kurulmasına ağırlık verilmiştir. Bu politikalar doğrultusunda hazırlanan Bölgesel Kalkınma Ajansları Kanunu ile bölgelerin istekleri ve potansiyelleri doğrultusunda içsel kalkınmaya dayalı politikalarında yolu açılmıştır. Bu birimlerin öncülüğünde planlanan ve sağlanan bölgesel ölçekteki gelişme, başta istihdam ve gelir olmak üzere ekonomik ve sosyal göstergelerin iyileşmesini sağlayacaktır. Böylece bölgelerarası ve bölge içi gelişmişlik farklılıkları azaltılacak ve bölgesel kalkınmadan elde edilen olumlu etkilerin ülkenin geneline yayılmasında katkı sağlayacaktır. Bazı bölgesel kalkınma projeleri ise:

GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi) BÖLGESİ

Proje alanı Fırat ve Dicle havzaları ile yukarı Mezopotamya ovalarında yer alan 9 ili kapsamaktadır. Bu iller Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak olarak belirlenmiştir.

DAP (Doğu Anadolu Projesi) BÖLGESİ

16 ili kapsamaktadır. Bu iller; Ağrı, Bingöl, Bitlis, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gümüşhane, Hakkari, Kars, Malatya, Muş, Tunceli, Van, Ardahan, Bayburt ve Iğdır’dır.

DOKAP (Doğu Karadeniz Bölgesi Planı) Bölgesi

Doğu Karadeniz Bölgesinde yedi ili kapsamaktadır. Bu iller; Artvin, Bayburt, Giresun, Gümüşhane, Ordu, Rize ve Trabzon’dur

ZBK (Zonguldak- Bartın- Karabük) PROJESİ BÖLGESİ

Zonguldak, Bartın ve Karabük illerinden oluşan bölge, bu hali ile TR81 İBBS Düzey2 bölgesini de oluşturmaktadır. Bölge demir- çelik ve kömür sanayiinin etkisinde olarak tanımlanmakta ve bu alanda kamuya ait tesislerin özelleştirilmesi ile hızlı bir sosyo- ekonomik değişim sürecine girdiği belirtilmektedir. Özelleştirmeler ile birlikte özel sektöre yeni yatırım alanları sunmak ve sosyo-ekonomik değişimi yönlendirmek amacı ile projenin hazırlanmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir.

YHGP (Yeşilırmak Havza Gelişim Planı) PROJESİ BÖLGESİ

Amasya, Tokat, Samsun ve Çorum illerinden oluşan Yeşilırmak Havzası Bölgesi, aynı zamanda İBBS 2. düzeyde TR81 bölgesini oluşturmaktadır. Projeye ilk aşamada havza bütünlüğünü sağlamak amacı ile Yozgat ili de dahil edilmiş fakat daha sonra İBBS Düzey2 bütünlüğünü korumak için bu il bölgeden çıkarılmıştır. Projenin temel özelliği, bir yerel yönetim birliği olma iddiasını taşımasıdır.

Burada yerel yönetimden il özel idareleri anlaşılmakta, kurulan hizmet birliğine sivil toplum kuruluşları da dahil edilerek bir yerel-bölgesel kalkınma modelinin oluşturulması hedeflenmektedir. Bu şekli ile plan diğer İBBS Düzey2 bölgeleri kalkınma ajanslarına model olma iddiasını taşımaktadır. Proje kapsam olarak Yeşilırmak Havzasında oluşan kirlilikle mücadeleyi ve sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınma için çalışmalar yapmayı içermektedir. Projenin amacı ise ‘akı rejiminin düzenlenmesi, erozyonun önlenmesi ve mera ıslahı, su kirliliğinin giderilmesi, suyun ekonomik kullanımı, şehirleşme ve sanayileşmede plansızlığın giderilmesi, havzada sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınmaya yönelik her tür çalışmanın yapılması’ olarak tanımlanmıştır.

Son olarak neden bunları yazdım..Son 15 yıldır devletin sanayi adına yaptığı yatırım yok. Bu iş özel sektöre devredildi ama özel sektörün de az gelişmiş bölgelere yaptığı yatırımlar çok az. Yatırım teşvik gibi uygulamalar ise cazip değil. Yatırım teşvik ile birlikte devlet bazı yatırımlar için belirli bölgeleri şart koşacak. Mesela Batman’a petro-kimya tesisi yapılması gibi. Sadece Aliağa ile sınırlı kalmaya gerek yok. Irak’tan gelen boru hattından bir uzantı yapılabilir. Yeni tersanelerin sadece Zonguldak'a yapılması gibi. Erzurum’a uzay, astro fizik ve nano teknoloji üsleri kurulması gibi. Artık İstanbul’a ve Marmara Bölgesi’ne yatırım yapılmasın. Radikal bir zihniyet değişikliği olmadan bölgelararası kalkınma farklarına engel olamazsınız.

Türkiye fırsat eşitsizliğini gidermek için gereksiz ve aşırı biçimde iki üç bölgeye sanayi yoğunlaşmasına sebep olan politikalardan vazgeçmelidir...