Hz. Muhammed’in Beyt’ül Mal yani kamu malını yiyenin cenaze namazını kılmadığı bilinmektedir. Kamu malını çalanın şehit olsa bile cehennemde gördüğünü dahi söylemiştir. Ali İmran Suresi, 161. Ayette ise: “Kim kamu malına (emanet) hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir” denilmektedir.
Bir başka hadis de ise (Ebu Hureyre) “ Kıyamete yakın bir takım topluluklar türeyecek, bunlar dini vasıta kılarak dünyaları yiyecek, dini midesine alet edecekler. Sözleri şekerden tatlıdır fakat kalplerinde birer canavar gizlenmiştir” şeklindedir. Konu hakkında daha pek çok bilgi bulabilirsiniz. Aslında her AKP’li, rüşvet, yolsuzluk, kul hakkı ve kamu malını yeme, devlet imkanlarıyla zenginleşme, yandaşlarına yedirme v.b bütün bunlarla ilgili Kuran’daki ayetlere şöyle bir göz atsalar ya. Belki utanırlar. Gerçi çoğu sözde müslüman. Onlar için fark eden bir şey olmaz.
Gelelim Recep beyin ve diğer AKP’lilerin siyasete atıldıktan sonra bu alanda yaptıklarına;
1- Kartal 2. Sulh Ceza Mahkemesi, “Sultanbeyli’de 6 adet kaçak villa yapımı, cezası 10 ay hapis, daha sonra 90 bin lira para cezasına çevrildi. Yıl 1998.
2- AYM üç üyesi, Ankara BBB M. Gökçek iken, yandaşların yoğun olarak yer aldığı, Ufuk Yapı Kooperatifi’ne üye kaydediliyor. Sayıştay mensuplarına da Ankara’nın en gözde yerinde arsa tahsis ediyor ve kooperarif vasıtası ile konut sahibi yapıyor. Yıl 1997.
3- İstanbul BB yan kuruluşu İGDAŞ, bazı naylon faturacılarla işbirliğine girmiş ve Eren Reklam isimli (sahipleri 4 gariban) bir kuruluşa 1.5 trilyon ödemişti. Ödemenin 517 milyar lirası da! 8 Nisan seçimlerinden tam 10 gün önce yapılmıştı.
4- RTE’ nin oğlu Burak, 1998 yılında ehliyetsiz bir şekilde kırmızı ışıkta geçerek, Sevim Tanürek isimli sanatçı bir kadını 40 metre sürükleyerek öldürmüştür. Sonuç, sonradan düzmece ehliyet almalar, tehdit, şantaj ile 3 ay hapis cezası. O da günümüz parası ile 2 milyona çevrildi.
5- Babası Ülker Grubu ürünlerinin dağıtımını yapan şirketteki hisselerini 1.2 trilyon liraya satana kadar, şirket yönetimini Burak sürdürdü. Gıda sektöründeki hisseler satılınca, hemen şirketler kurup denizcilik sektörüne girdi. Yüzde 50 ortağı olduğu MB Denizcilik adlı şirket, 95 metre uzunluğunda Safran 1 adında bir kuru yük gemisi aldı. Gemiyi satan Hasan Doğan, satış fiyatının 2 milyon 325 bin dolar olduğunu söyledi. Burak, gemiyi ortağı ile birlikte 500 bin doları peşin 36 ay taksitle satın aldı. Ayda güya 72 bin YTL ödedi. Gemiyi satan Hasan Bey ise, 705 milyon dolara İstanbul’daki İETT Garajı arazisinin sahibi olan Dubai Şeyhi El Maktum’un küçük ortağı oldu. Sonra da TFF başkanı. Ayrıca, Hasan Bey’in ablası Remzi Gür ile evli. Remzi Bey, Burak’ı ve kardeşlerini burslu olarak yurtdışında okutan şimdiki Gürmen Holding ve Maspo Enerji’nin sahibi.
6- Yıllar önce PKK’ya karşı verilen mücadele için, “İntihar Cellatlığı” demiştir.
7- Belediye Başkanı iken yapılan yolsuzluklarla ilgili açılan davalar için iftira demiştir ve Türkiye’yi AB’ ye şikayet edip, 2 milyon Euro tazminat istemiştir.
8- A. Gül, Refahyol dönemi devlet bakanı iken, özel harcamalarını kendisine bağlı, Türkiye Kalkınma Bankası’na yaptırmıştır. Mahkum olmuş ve 1 milyon 652 bin lira kendisinden yüzde 50 faizle geri istenmiştir.
9- Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşıyor. Resmi ideoloji ırkçıdır. Andımız ırkçıdır diyen de Recep bey.
10- Yıl 1999. Tarih 9 Nisan. Eski İstanbul Valisi Erol Çakır imzası ile Başbakanlığa çok gizli damgası ile bir yazı gönderiliyor. İBB ait şirketler ile iş yapan Fazilet Partisi’ne yakın firmaların şişirilmiş işlerden her ay elde edilen yaklaşık 3-4 milyon lira parayı Vakıfbank’ta açılan bir havuz hesaba aktardıkları, daha sonra pek çok güvenilir hesapta dolaştırdıktan sonra FP’ye ve RTE’ye ilettikleri, özellikle de Yeni Şafak, Akit ve Kanal 7’ye devamlı kaynak aktardıkları yazılmıştır. Dava açılıyor sonra ne olduğu belirsiz. Bu arada Vakıfbank’ta RTE’nin, hesaplarının olduğu şubelerde çalışan, sonra belediyeye geçen ve sıkı durun daha sonra da örtülü ödeneğin başına geçen bir kişi var adı Maksut Serim. Ayrıntıları en iyi bilen odur garanti.
11- RTE ve arkadaşlarının, 1997-1999 yıllarında zimmet, resmi evrak ve kayıtlarda sahtecilik ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak iddialarıyla Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmışlar ve delil yetersizliğinden beraat etmişlerdir. Yine RTE, malvarlığını haksız bir şekilde artırdığı yönünde Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada da beraat etmiştir. Ne hikmetse iki dava sonucu da savcılık makamı tarafından temyiz edilmemiştir. Hatta Hazine avukatları da temyiz etmemişlerdir. Bu davaların, savcıları ve hakimleri nedense kısa sürede hep terfi ettirilmişlerdir. Bunlara karşılık, RTE’nin nasıl haksız bir şekilde malvarlığını artırdığı yönünde çalışmalar yapan Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren ise görevden alınmıştır.
Sonuç olarak, daha çok yolsuzluk yazabilirim. Aslında inanılmaz hususlar var. Eskiden bunları yazmıştım. Yenilerini de takip ediyorum. Özellikle yap-işlet-devretlerde ki rezaletler. 3. Köprü, Orhangazi Köprüsü ve daha pek çok YİD’ler neden hep belirli konsorsiyumlara veriliyor? Devlet alım, hizmet veya araç geçiş garantisini bu kadar cömertçe nasıl verebiliyor? Devlet bankalarından alınan kredilerde ipotekler yeterli mi? Maliyetleri belli olan bu YİD’lerin, yapım bittikten sonraki işletme sürelerindeki fahiş karlarına kimler nasıl göz yumuyor? Buralardan kimlere ne şekilde para aktarılıyor? Hepsini bir sorgulayıp cevaplayın. Sonra da Kurana göre Culul Suçu’nu tekrar bir irdeleyin. Hadi bakalım sözde Müslümanlar. Hodri meydan.