Siyasi olarak en kolay istismar edilen duygu dindir. Hele bizim gibi ülkelerde siyasilerin dindarlık adına yaptıkları uygulamaların çoğu akla, bilime, İslam’a, Kurana hatta sünnete bile aykırıdır. Örneğin Hz. Muhammed ile ilgili piyasadaki kitaplara bakın, 63 yıllık hayatında sadece 2 ay savaşmış o yüce insanın hayatı diye neredeyse tamamı savaşlara ayrılmış kitaplar görürsünüz.
Buna karşılık, Hz.Muhammed’in çevre, hayvan, çocuk sevgisi, haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı yaptıkları, temizliğe verdiği önem, kadın haklarına verdiği değer, dürüstlük, ahlaklı olmak, namuslu olmak, devlet imkanlarını şahsi emelleri için kullanmamak, asla aşırıya kaçmamak, tevazu, lükse karşı olmak, israf etmemek, bilime, sanata, eğitime verdiği önem, hoşgörüsü ve insanlığa örnek olacak daha pek çok özelliği asıl ön plana çıkarılmalıdır.
Şimdi bizim milli eğitime bir bakalım. Atatürk’den nefret edenlerin tek tek yerleştirildiği siyasal İslamcı kafalardan oluşan bir bakanlıktan bahsediyoruz. Din eğitimine, İslamın ve Hz.Muhammed’in saydığım özellikleri yerine Cihat kavramını, 15 Temmuz AKP iç savaşını yerleştirip, Atatürkçülüğü çıkaran güya Türk yetkililerden bahsediyoruz.
Bugün kuran yokmuş gibi yaşayan sözde Müslümanların partisine oy verenlere Hz. Muhammed’i biraz anlatayım… Allah yokmuş gibi yaşayın siz daha. Yeryüzünde bir başkası tarafından öldürülen her yüz Müslümandan doksanı yine Müslümanlarca (eceliyle ölenler dışında) öldürülüyor. Tüm Müslüman ülkelerde teknoloji üretimi çok çok az, laik yönetim yok (Kazakistan hariç) kalmadı. Nijerde dokuz yaşındaki kız çocukları ile evlenmek (hemde dört kadın alınabiliyor ve daha rahmi oluşmadığı için hayatı boyunca idrarını tutamayan binlerce kadın var) yasal. Bangladeş ve Pakistan da randevu evlerinde çalışan çok sayıda küçük kız var ve çabuk büyüyüp kilo alsınlar diye büyükbaş hayvanlara verilen hapları içiriyorlar. Yine bu bölgede küçük erkek çocukların eşcinsel yapıldığı Bacha Bazi uygulamaları var. Afganistan ise dünyanın en büyük uyuşturucu üretim merkezi. İran da kendi istihbaratının eliyle dünyanın en çok transit uyuşturucu ticareti yapılan ülkesi. Bu iki ülke ise nüfusa göre en fazla uyuşturucu kullanılan ülkeleri. Biz dahil çoğu Müslüman ülkede maalesef cahillik ve eğitimsizlik makbul sayılıyor. Mezhep kavgaları nedeni ile Müslümanlar arasındaki nefretin ayrımcılığın derecesi korkunç boyutlara ulaşmış durumda ve islam ülkelerinin dış siyaseti bile artık sadece mezhepsel bakış açısına göre sürdürülmekte. Din sürekli istismar edildiği gibi, bir de üzerine Kuran dışı her türlü hurafe, sahta hadis veya sünnete göre uydurma bir din anlayışı hakim kılınmakta.
57 müslüman ülkenin üretimi bir Almanya etmiyor. Müslüman ülkeler PİSA gibi eğitimin kalitesini ölçen testlerde hep son sıralardalar. Ekonomik kalkınma ile bu testler arasında çok ciddi bir uyum vardır. Sonuçlara göre, küresel ekonomide artık Avrupa ve ABD ile Japonya’nın yanında Uzakdoğu ve G.Doğu Asya ülkeleri de bulunmaktadır. Ama yıllık gideri 700 milyon Tl olan saray yapmada veya gösterişte üzerimize yok. Adaletsiz gelir dağılımı, sosyal çürüme, kurumlara güven, hukuksuzluk, rüşvet, yargının siyasallaşması, sürekli artan ve sürdürülemez duruma gelen iç ve dış borçlar, yönetimlerde oligarşik metodlar, otoriterleşme, polis devleti uygulamaları, değerler eğitimi altında tarikatları&cemaatleri eğitimin içine sokma ihaneti v.b kısaca ne ararsanız Müslüman ülkelerde var.
Mazlum ve çaresizler en çok Müslüman ülkelerde horlanıyor. Ötekileştirme, sevgisizlik, yanlış uygulama ve baskılarla korku dini yaratma, ibadetin şekil olarak gösterişe dönmesi de en çok bizim gibi ülkelerde rağbet görüyor. Cübbelerin, kara çarşafların ve asla sünneti seniye olmayan çember sakalların muteber bir islami kıyafet olarak adlandırıldığı, hatta kadının saç örtünmesinin bile islami tesettürde varmış gibi uydurulduğu bir din haline getirildi İslamiyet.