ENERJİ VERİMLİLLİĞİ VE YEŞİL EKONOMİYE GEÇİŞ

Öncelikle herkesin iç siyasetteki kısır çekişmelere kafa yorduğu bir dönemde biraz farkındalık yaratayım istedim.

Populist, bütçeye yük getiren, cari açığı daha da artıracak politikalardan bu ülke çok çekti. O yüzden denk bütçe şart, faiz dışı fazladan taviz veremeyiz veya önce enflasyonu indirecek radikal tedbirler alacağız, yapısal bir dönüşüm modeli uygulayacağız diyen var mı yok. O zaman al birini vur ötekine. Bu arada oyumu İyi Partiye atacağım. (Her ne kadar sarı lacivert renk seçimi çok hatalı olsa da). Bundan sonraki yazım da e-ticaret üzerine olacak ve bazı önemli tüyolar vereceğim.

Biz daha ülke olarak hangi sektörlerde küresel çapta ilerlemeliyiz sorusuna cevap veremedik ama seçim üzerine seçim yapıyoruz. Her şey tek bir adamın iktidarını daha da sağlamlaştırmaya kitlenmiş durumda. 160 milyar dolarlık ihracatın % 60’ı DİR kapsamında (sadece 100 milyar doları ithalata bağımlı değil) ve bir kilo ürün ihracatında 1.7 dolar (Çin 7, Almanya 4) para kazanıyoruz. Kur avantajımız bayağı bir oluştu ama enerji de dışa bağımlılığımız çok fazla. 55 milyar dolarlık bir enerji açığımız var.

Gelelim bu rakamların analizine. Enerji açığını kapatmanın iki yolu vardır. Bir tanesi yerli (uzun vade de bile zor) üretim, diğeri de enerji verimliliği. Yani enerjinin üretimi, iletimi, dağıtımı v.b. Kısaca tüketilen enerji miktarının, üretimdeki miktar ve kaliteyi düşürmeden (gaz, buhar, ısıdaki kayıpları engellemek, çeşitli atıkların geri kazanılması, daha verimli enerji kaynakları v.b) azaltılması.

  Kalkınmakta olan ülkelerde GSMH hızı ile enerji talebi artış hızı (Türkiye’nin ortalama yüzde 5) hemen hemen aynıdır.  Verimlilik olmadan ileriki yıllarda enerji arzını artırarak, açık meselesini çözmek imkansızdır.

Bu vesile ile temiz enerji kaynakları artırılmalı, yenilikçi çevre dostu teknolojileri geliştirmeli, sera gazları emisyonunu azaltmalı ve yeni nesil enerji teknolojileri geliştirmek zorundayız. Ayrıca yeşil enerji ile yeşil kariyer dediğimiz en az 300 bin yeni istihdam da oluşacaktır. Birde işin sürdürülebilir ekonomik kalkınmaya dayalı enerji güvenliğini içeren bir enerji stratejisi oluşturma hedefi var ki bu da öncelikle bir üst yapının (kamu (üniversiteler dahil-özel sektör) şekillendirilmesi ile olabilir. Bunun içinde;

Stratejik bir yönetim planlamalı

Delegasyon ve yönetim anlayışının yapay bir anlayışla tasarımı

Fonksiyonel ve operasyonel sorumlulukların stratejik entegrasyonu

Entegral iş sorumluklarının delege edilmesi (performans ve proje grupları)

Bürokratik kontroller yerine katılımcılığa ve girişimciliğe prim verilmesi çok önemlidir.

Dahası yeşil ekonomiye geçiş kompleks bir süreçtir. Yasalar, yönetmelikler çıkarılmalı, küresel gerçeklere uygun politikalar gerçekleştirilmelidir. Yaşanabilir kentler ve çevre de ancak yeşil ekonomiye dayalı bölgesel, sektörel kalkınma, ulaşım ve lojistik, kentleşme, imar , çevre ve ar&ge hedeflerini içermelidir.

Sıra geldi bu kadar laftan sonra, neler yapılması gerektiğine. İşte en sevdiğim bölümde burası

Enerji verimliliği çalışmaları yapan sanayicilerin teşviki ile ilgil tedbirler gözden geçirilmeli,

Devlet verimlilik konusunda asgari standartları belirleyerek gerekli düzenlemeleri yapmalı ve uygulamalı,

Hidrojen yakıtlar, yakıt pilleri, yenilenebilir teknolojiler, elektirikli araçlar, karbon tutma sistemleri, akıllı şebekeler, yeni nesil izalasyon metaryelleri, akıllı ev gereçleri gibi rekabetçi üstünlük sağlayacak bir ekonomi geliştirmeli,

Tübitak, TTGV, Kosgeb ve Kalkınma Ajansları: teşvik&hibe hususlarında proaktif ve öncelikli bir anlayış benimsemeli,

Yeni fonlar, yeni finansal (yeşil ekonomiye destek veren yurtdışı fonlar özellikle) enstrümanlar geliştirilmeli ve faydalanmalıyız.

Sürdürülebilir ekonomil ile ilgili tüm uluslar arası çevreler ile işbirliğini artırmalıyız.

AB, IEA, OECD, KYOTA gibi örgütler veya taraf olduğumuz anlaşmalara göre ulusal mevzuat ve standartlarımızı düzenlemeliyiz.

Çeşitli yeni kuruluşlar veya eğitim programları (Enerji Araştırmaları ve Uygulamaları Ens., Karbon Ticareti Otoritesi, Enerji ve İklim Farkındalık Programı, Enerji ve Temiz Üretim Bilgilendirme Platformu, Yeşil Meslekler Edindirme Programı v.b) oluşturmalıyız.

 Talep tahmin çalışmaları ve enerji kaynakları birarada değerlendirirlerek yeni bir yatırım programı oluşturulmalıdır.

Temiz kömür teknolojileri geliştirlmeli, sıvılaştırma ve gazlaşma süreçleri hakkında ar&ge çalışmaları yapılmalı.

Kaçaklar ve çalıntı kesin önlenmeli.

Verimlilkte tasarruf ve emisyon hedeflerinde sektörlere göre hedefler belirlenmeli.

Enerji Yönetimi ve Verimliliği meslek lisleri açılmalı.

Kentsel planlamalar çevre ve verimlilk esasına göre düzenlenemeli ve ihlallelere ağır cezalar getirilmeli.

Enerji yoğun alanlarda özel endüstri bölgeleri ve kümelenmeler oluşturulmalı.

Ulusal Enerji Verimliliği ve Çevre Fonu kurulmalı ve fon ilgili projelere kaynak sağlamalı.

Son olarak, dünya petrol ve doğalgaza dayalı enerjiden, yeşil ekonomiye ve sürdürülebilir çevre dostu bir eokonomiye doğru hızla gidiyor. Her alanda verimliliğin aşırı önem kazandığı bir döneme giriyoruz. Kapsamlı ve uzun soluklu bir eylem planına acil ihtiyacımız bulunmakta. Kararlılık ve etkin bir yönetime ihtiyacımız var.

Şu saçma sapan sürekli seçim gümdeminden bir an evvel çıkmalıyız. Ülkemiz bu alanda da çok geride kaldı ve hala uykudan uyanamadık.

MAALESEF...